Maça gelmeden önce puan cetveline baktığımızda iki takımın peşpeşe sıralandığını görürüz. Kayserispor 34, Gençlerbirliği ise 33 puana sahipti. Üstelik iki takımda geçen hafta hemşehrilerini yenmiş, UEFA'a katılmak için çırpınıp durdukları bir gerçek. Ligin en iyi futbol oynayan, çok az sayıdaki ekipleri arasında yer alan bu iki takımın mücadelesinden zevk almak istedik. Ancak beklediğimiz futbolu bir türlü göremedik.
Gençlerbirliği oyunun başında pısırık futboluyla görüntü veriyordu. Ancak Gökhan'ın kale direğinden dönen tou Başkent takımı futbolcularının aklını başına getirdi. Koskoca 90 dakikalık maçın en güzel hareketi Engin'in attığı goldü. "Diğer üç gol ne oldu?" diye sorabilirsiniz. Onun da cevabını hemen vereyim. "İki takımın savunmalarının ikramlarıyla ortaya çıktı." Dört gollü bir maçta, elle tutulur, sadece Engin'in golü vardı. Bu arada, ilk yarının flaş ismi Mehmet Çakır'daki düşüş dikkatimi çekti. Son iki maçta o bildiğimiz Mehmet Çakır'ın yerinde yeller esiyor. Acaba, "Kafası başka yerde mi?" diye düşünmek dahi istemiyorum. İyi bir Mehmet Çakır'a, Gençlerbirliği'nin çok ihtiyacı olduğunu iddia edebilirim. Kısa zamanda aklını başına toplaması lazım. Yoksa, yarın çok geç olabilir. Başkent takımında, "İyiler yok muydu?" sorusuna da "Engin ve Mehmet Nas vardı" iddiasında bulunurum. 2-2'lik maçın futboluna çok düşük not verirken, hakem Cüneyt Çakır'ın yönetimi de çok kötüydü. Bir harekete karşı verdiği karar, diğerine hiç uymadı. Hele hele Eren'e kırmızı kart göstermesi var ki, herkes gibi ben de bu karara şaşırıp kaldım. Eren'e direk kırmızı kart gösteren, o dakikaya kadar en az üç ihraç kararı vermeliydi.
Maça tekrar dönecek olursak, iki takımda fazla yara almamak için çabaladı. Ancak bu maç şunu gösterdi ki, hem Gençlerbirliği, hem de Kayserispor, puan cetvelinin üzerindekilere her zaman dert olacaklar.
Kaynak : Sabah Ankara Gazetesi
Önceki Haber
Sonraki Haber
04 Mayıs |