Biz Türkiye'de kendi gündemimizle kavruladuralım dünya bu aralar büyük bir skandalın peşine düşmüş durumda. Görünen o ki futbol kapitalizmi yavaştan çığırından çıkıyor. Konu şu: Europol'un (Avrupa'nın Interpol'u oluyor) hazırladığı 96 sayfalık bir raporda Avrupa kupalarında oynanan 26 maçta (ki 15'i bu sezonun maçları) bahis anlaşması yapıldığı ve bu maçların skorların önceden belirlendiği iddia ediliyor. Üstelik bahsi geçen maçlar arasında Euro 2008 elemeleri ve Şampiyonlar Ligi maçları da var! UEFA ve FIFA dahil herkesin bu haberden sonra tüyleri ürpermiş durumda. Nitekim Avrupa Komisyonu Başkanı Frattini ile UEFA Başkanı Platini ortak bir spor suçları konferansı yapmayı düşünüyorlar.
Çünkü futbolun selameti tehlikede...
Oysa bu durum sadece futbola özgü değil. Sporun her dalında ahlak erozyonu ve kazanma uğruna feda edilen gelecekler var. Sadece yakın zamanda gündeme düşen gelişmeleri hatırlayalım. Bu sene içinde bir efsane olarak yüzmeyi bırakan Torpido lakaplı Ian Thorpe hakkında bitmek bilmeyen doping iddiaları söz konusu. Dünya sıralamasında ilk 10'un gediklisi Rus raket Davidenko bahis mafyasıyla birlikte hareket etmekle suçlanıyor. Dünyanın en prestijli spor organizasyonlarından biri olan Tour de France (Fransa Bisiklet Turu) dopingin pençesine düştüğü için bütün itibarını yitiriyor. Dünyanın en yetenekli basketbolculardan biri olan Kobe Bryant tecavüzden yargılandı. Rus mafya devi Berezovski ve onun karanlık adamları önce West Ham'ı uçurumun kenarına ittiler, birkaç gün önce de Corintihans'ı ikinci lige düşüren sürecin fitilini yaktılar. İddiaya göre bir araba parayı da akladılar.
İtalya'da ne maç sonuçlarını ayarlama işi bitiyor ne de futbol şiddeti. Lazio'lu genç taraftar Gabriele Sandri daha birkaç hafta önce hayatını kaybetti. En yetenekli tenisçilerden biri olan Martina Hingis kokainman olmakla itham edildi... Atletizmin dev isimlerinden Marion Jones kazandığı onca yarıştan sonra çıktı ve doping yaptığını itiraf etti. Bizim biricik Süreyya'mız bile aynı yolda telef oldu. Gökdeniz, Emre Belözoğlu da cabası...
Doping, şike, bahis, uyuşturucu vs... Spor her zamankinden daha çok kirlenmiş durumda. Kendisini bir endüstri bellediğinden beri de bu süreç daha hızlı yaşanıyor. Başarı miti sporun özünü yiyip bitiriyor. Ama gelin görün ki bir futbol maçı hâlâ güzel, bir dünya rekorunu izlemek yine de heyecan veriyor, tenis bütün sıkıntılarına rağmen çekici ve onlarca sporcu inatla ve iyi niyetle koşuyor, pedal çeviriyor, kulaç atıyor. Peki biz nerede duracağız? Bir yandan tutkunu olduğumuz sporlar her gün yeni bir çamura değerken, biz bunlara gözümüzü kapatıp olmamış mı sayacağız? Yoksa sadece bu skandallara vurgu yapıp sporun keyfini mi kaçıracağız? Doğru tavır arada bir yerde gibi.
Bir zamanlar Radikal spor yazarı olan Benjamin Holland, İletişim Yayınları'ndan çıkan Dünya Kupası kitabında şöyle demişti. "Türkiye televizyonlarında ilk maçını izleyen bir Marslı, kolaylıkla hakemin asıl ve 22 oyuncunun ise bir yan unsur olduğu sonucuna varacaktır. Çünkü onun hataları golden bile fazla tekrar ediliyor." Haksız mı? Tamam sporun, hele de futbolun üzerinden kara bulutlar hiç eksilmiyor. Tamam, paranoyamızı besleyecek onlarca hikâye var. Tamam, bu oyun resmen birilerinin oyuncağı haline getirilmeye çalışılıyor. Ama oyuna sahip çıkmadan bunun karşısında direnmek mümkün değil ki! Eğer biz her şeyi bahislerle, skandallarla açıklarsak Serdar Özkan'a, Gökhan Gönül'e, Serkan Çalık'a, Oftaş'a, Sivasspor'a, Hidayet'e, Lahm'a, Krancar'a, Sevilla'ya, Lanus'a yazık etmiş olmuyor muyuz?
Bence oyunun bu melanetlerden ayıklamanın bir yolu da ona sahip çıkmaktır. Kabul, para pul bütün oyunları esir alma derdinde. Ama bu esarete direnmenin yollarından biri de güzel olanı öne çıkarmaktır. Ne diyor sıkı bir futbolsever olan ünlü siyaset bilimci ve Marksist Antonio Gramsci: "Aklın kötümserliği, iradenin iyimserliği." İşbu nedenle derim ki; sporu halisane duygularla sevenler bu gidişata karşı sesinizi yükseltiniz. Üç maymuna prim vermeden, gerçekleri söylemekten korkmadan ama güzelim oyunun da tadını kaçırmadan, vahameti bilerek fakat daha iyisini umut ederek...
Bağış Erten
Kaynak : Radikal Gazetesi
Önceki Haber
Sonraki Haber
29 Mart | |
2023: Adanaspor 3-0 | |
2008: Denizlispor (D) 2-3 | |
2006: Ankaraspor 2-1 | |
1992: Bursaspor 2-3 | |
1987: Bursaspor 0-1 | |
1981: Beykoz (D) 1-2 | |
1969: Mersin İdm. Yrd. 3-0 | |
1964: Feriköy (D) 2-1 | |
* Skorlarda Gençlerbirliği evsahibi olarak gösterilmiştir. | |
Arama Yap |