Bugün dünyadaki taraftarlık tanımlarının tümü Türkiye'deki futbol taraftarlığı sözkonusu olduğunda iflas edebilmektedir. Bir takıma duyulan bağımlılık insanın doğup büyüdüğü ya da yaşadığı şehre, bölgeye bağlılığının bir ifadesiyken Türkiye'de durum farklıdır: İstanbul takımları Türkiye takımlarına dönüşebilmiştir, bu üç takım Türkiye'nin her yerinden taraftar bulabilmiştir. Tokat ya da Türkiye'nin herhangi bir şehrinde yaşayan "futbol taraftarları" eğer Galatasaray, Fenerbahçe ya da Beşiktaşlı ise, o şehrin futbol takımının oyuncularının, kadrolarının ve başkanının Galatasaray, Beşiktaş ya da Fenerbahçeli olduğundan yola çıkabilir. Öyle olduğu da gözlenmektedir.
Şehir takımı ikinci lige düştüğünde seyircinin azaldığı, ancak bu yığınların futbol seyirciliğini bırakmak yerine tercihlerini "üç büyükler"den yana yaptığı görülmektedir. Bunu spora, haydi daraltalıp futbola olan sevgiyle, bağlılıkla açıklamak zordur; buradaki kilit nokta kazanmak duygusudur, güçlüden yana olma eğilimidir, "rasyonel" bir tercihtir. Bu da günümüz Türkiye insanının ruhunu yansıtması açısından hiç de azımsanacak bir veri değildir.*
İstanbul takımları Türkiye takımlarına kısa bir sürede dönüşebiliyorsa, bu, ülkede sanıldığının tersine hem seyirci hem de aktif futbol anlamında yerleşik bir futbol kültürünün olmadığını gösterir. Çünkü bir şeyin yerleşik olması onun sistemleşmesine ve kurumlara sahip olmasına bağlıdır. Geçmişi 50-100 seneye dayanan Anadolu takımları sadece on yılda bitirilebiliyorsa, onun yaşından bağımsız kurumlaşamadığını gösterir. Yine bir kulübün kurumlaşması için onun bir sisteme sahip olması ve aktif sporu yaygınlaştırıp çevresinde kök salması gerekir.
* Bu konuyu bir sorun olarak İnsanca Spor dergisinin birinci nüshasında "90'ların Rasyonel Taraftarı" başlığı altında açmaya çalışmıştım. (İnsanca Spor, 1, 2002) İlgili yazıya ve buraya şu soruları eklemek yararlı olabilir: İstanbul takımlarının Türkiye'nin mutlak takımlarına dönüştürülmesini, Türkiye'nin tek şehrinin İstanbul olduğunun futbol endüstrisi özelinde yeniden kanıtlanması olarak tercüme etmek ne kadar yanlıştır? Yine bu durum, sistem olarak Türkiye'nin geleceğini ülke genelinden vazgeçip İstanbul üzerinden planlandığı şeklinde okunabilir mi?
Bunlar en azından kısmen doğruysa, bundan sonra spor, futbol dahil yatırımlarını İstanbul'a yapacağı ve ülke genelinde "insana" yapacağı yatırımları yapıyormuş gibi yapacağı tezi neden yanlış olsun?
İlker Maga'nın "Futbol Oyun Değilse" yazısından alınmıştır
Kaynak : Futbolu Neden Sevmeli? Neden Sevmemeli?, YGS Yayınları
Önceki Haber
Sonraki Haber
29 Mart | |
2023: Adanaspor 3-0 | |
2008: Denizlispor (D) 2-3 | |
2006: Ankaraspor 2-1 | |
1992: Bursaspor 2-3 | |
1987: Bursaspor 0-1 | |
1981: Beykoz (D) 1-2 | |
1969: Mersin İdm. Yrd. 3-0 | |
1964: Feriköy (D) 2-1 | |
* Skorlarda Gençlerbirliği evsahibi olarak gösterilmiştir. | |
Arama Yap |