->"Her Yıl O Hafta" istatistiÄŸi eklendi (23.10.2008)<-     ->"Rakipler ve Belalıları" Ä°statistiÄŸi eklendi (17.10.2008)<-     ->1. Ligde yaptığımız maçlar 100dönümlerine eklendi (26.02.2008)<-     ->Hava Durumu bölümü eklendi (31.01.2008)<-     ->"Seri Sonu" istatistikleri eklendi (30.12.2007)<-     ->Yılın Futbolcusu Anketine son yedi günde aldığı oy sayısı eklendi (08.12.2007)<-     ->Okumalık bölümü arama motoruna eklendi (07.12.2007)<-
 
 

 Röportajlar

09.12.2003-Josip Skoko

Josip Skoko Önce Sizlerle, Sonra Gençlerbirliği Dergisinde

Alkaralar: Hırvat asıllı olsan da Avustralyalısın ve futbola da orada başladın. Çocukken bu oyun hakkında ne düşünüyordun, futbolla ilgili beklentilerin nelerdi? Futbolcu olmayı düşlüyor muydun o zamanlar?

Josip Skoko: Pek bir beklentim yoktu doğrusunu söylemek gerekirse. Futbolcu olmayı bile düşünmüyordum. Yalnızca çok eğleniyordum, çok büyük bir keyif alıyordum futbol oynarken. Bunun dışında da bir beklentim yoktu. Sağolsun babam çok teşvik etti bu konuda.

Kendisi de top oynardı, gerçi profesyonel bir oyuncu değildi, hiç olmamıştı. İlgisi ve merakı amatörce olmuştu ama onun sayesinde ben de merak saldım. Sonra da gerisi geldi. Avustralyalı olduğumdan orada başlamış olsam da ancak Hırvatistan'da Hajduk Split'e geldiğimde profesyonel oldum. On dokuz yaşında idim o zaman.

Alkaralar: Gençlerbirliği'ne gelmeden önce Hırvatistan'da Hajduk Split ve Belçika'da Genk takımlarında oynadın. Her iki ülkede de hem çok sevildin hem de önemli başarılara imza attın.

Hırvatistan'da yılın yabancı oyuncusu seçildin, Genk taraftarları ise hâlâ seni izliyorlar. Hatta senin Gençlerbirliği'ne geleceğin kesinleştiğinde taraftar sitesi Genk taraftarlarının akınına uğramıştı. Sporting maçının Belçikalı hakemleri bile seni övdüler takım ve kulüp yetkililerine. Biraz oralardaki macerandan söz edebilir misin?

Josip Skoko: Hajduk Split'e geldiğimde çok gençtim, dediğim gibi yeni profesyonel olmuştum. Benim geldiğimden bir sezon önce Şampiyonlar Ligi'ne katılmışlardı. Ben geldikten sonra da hep üst sıraları zorlayan bir takım olduk. Sürekli UEFA Kupası'na katıldık. Gerçi ikinci turun ötesine geçemedik ama yine de başarılı sezonlarımız oldu.

Daha sonra Belçika macerası başladı. Başladı başlamasına ama terslikler de hemen ardından geldi. Beni beğenen ve takıma isteyen hoca ben daha ilk antrenmanıma çıkmadan kovuldu. Benim için kötü olmuştu. Üstelik takım bir sezon önce şampiyon olmuştu ve beklentiler de yüksekti. İlk haftalarda zorlansam da sonradan toparladım diyebilirim. Orada oynadığım üç buçuk yılda bir kere şampiyon olduk bir kere Belçika Kupası'nı kazandık. Hep iyi top oynamaya çalıştık. Genk taraftarları da bizi yalnız bırakmadılar, hemen her maçı ortalama yirmi bin kişiye oynuyorduk.
Alkaralar: Genk taraftarları seni seviyorlardı, senin rahatın yerindeydi, başarılı olduğunuz söylenmeli... Ne oldu da takım değiştirmeye karar verdin, seni Gençlerbirliği'ne getiren neydi?

Josip Skoko: Gerçekten de Genk'te olmak çok güzeldi. Ama tadabileceğim hemen her şeyi tatmıştım orada: Belçika liginde şampiyon olduk, Belçika Kupası'nı kazandık, UEFA Kupası'nda ve Şampiyonlar Ligi'nde oynadım. Sanırım artık bana yeni bir şey vaadetmiyordu Genk ve ben de değişiklik istiyordum.
Yeni bir ÅŸey denemek istiyordum.

O sırada bu teklif geldi. Ben de soruşturdum, insanlara sordum, danıştım Gençlerbirliği ile ilgili. Gerçekten çok güzel şeyler duydum. Duyduklarımın gerçek olduğunu da buraya geldiğimde gördüm. Üstelik ileriye gidebilecek bir takım Gençlerbirliği. Sanırım bu da beni çeken bir şeydi.

Alkaralar: Bir süredir Türkiye'desin ve Türkiye futbolunu az çok tanıma şansın da oldu. Türkiye liginde birçok Avrupa liginde olduğu gibi herhangi bir takımın şampiyon olması o kadar da kolay değil, bir tür kast sistemi var. Gençlerbirliği'nin başarılı olabileceğine gerçekten inanıyor musun?

Josip Skoko: Türkiye'de büyük takımlar denilen Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe için aslında her şey çok kolay. Onlar için çok fazla sorun yok. Ancak Gençlerbirliği gibi takımların sabırlı olması gerekiyor. Sürekli geleceğe yatırım yapmaları gerekli. Gençlerbirliği de belli ki Türkiye'de uzun zamandır sabreden ve gerekli yatırımları yapmış bir kulüp. Bu kulübün ötekilerden hiçbir eksiği yok, fazlası var. Burada her şey çok güzel ve profesyonel. Ancak futbolda başarıyı etkileyen ya da belirleyen bir çok değişken var: Hakemler, futbolcular, teknik kadro, idareciler, saha, şans... Bunların hepsinin bir arada olması gerek. Genk'te iken biz de çok iyi futbol oynuyorduk ama aynı zamanda sözgelimi şans da bizden yanaydı.

Gençlerbirliği'nin elinde çok büyük olanaklar bulunuyor, çok iyi bir oyuncu ve teknik kadrosu var. Ben de başarılı olacağımıza inanıyorum. Bu sezonu bile en kötü olasılıkla ilk dört takım arasında bitireceğiz. Şu anda bile önümüzdeki üç maçı kazanmamız durumunda ilk yarıyı üst sıralarda bitirme şansımız var. Seri galibiyetler almaya başlamamız durumunda bizi kimsenin tutamayacağını ve birkaç yıl içinde çok başarılı bir takım olacağımızı düşünüyorum.

Alkaralar: Aynı zamanda UEFA Kupası'nda da mücadele ediyorsunuz. İlk iki turda da önemli rakipleri, Blackburn Rovers ve Sporting'i elediniz. Belki senin Avrupa deneyimin vardı ama kulübün ve takımdaki birçok oyuncunun yok. Avrupa'da ne yapar bu takım? Nereye kadar gider ya da bu o kadar önemli mi?

Josip Skoko: Doğrusunu söylemek gerekirse öncelik Türkiye şampiyonluğunun olmalı. UEFA Kupası olsa olsa eğlencelik, keyif için oynanan bir kupa olarak ele alınmalı. Elbette kulübün tanınması, taraftar kazanması için önemli bir fırsat. Ancak yine de önemli olan Türkiye şampiyonluğudur.

UEFA Kupası'nda ise herkes, oyuncular, kulüptekiler, taraftarlar zevk almaya bakmalıdır. Elbette kazanırsanız daha büyük zevk alırsınız ama bir deneyim olarak bile Avrupa kupası başlı başına bir zevktir. Böyle düşününce de insan daha zorlu takımlarla mücadele etmek istiyor oyunun zevkini çıkarmak için. Bu nedenle de bir sonraki turda da çıkacaksa yine güçlü, adı duyulmuş bir takımla oynamak isterim.

Alkaralar: Geleli az oldu ama yine de Ankara'da futbol oynamak ve Ankaralı futbol severler özellikle de Gençlerbirlikliler hakkında kafanda bir şeyler canlanmıştır.

Josip Skoko: Ankara benim beklentilerimi yeterince karşılıyor. Ancak daha kalabalık bir taraftar kitlesine karşı oynamayı isterdim. Gerçi izlemeye gelenlerin çoğaldığı söyleniyor, ben bile bunu ayırdedebiliyorum az biraz. Ancak belki de böyle olması daha iyi. Çünkü Gençlerbirlikliler gerçekten futbolu biliyorlar ve çok düzgün taraftarlar. Az olmaları da onların başka birçok şeyden yalıtılmış olmalarını sağlıyor.

Belki kalabalık olsalar sorun yaşanabilir. Şu andaki taraftar profili gerçekten çok düzeyli ve düzgün. Desteklerini de esirgemiyorlar. Ancak bizim çok da ilişkimiz olmuyor onlarla. Ancak İngilizce bilenlerle ara sıra sohbet etme fırsatımız oluyor. Onun dışında pek bir ilişkimiz olduğu da söylenemez.

Alkaralar: Hırvatistan'da başladın, dün Belçika'daydın, bugün Türkiye'desin. Burada birkaç yıl oynadıktan sonra ne yapmayı düşünüyorsun? Aklında hiç şu ligde oynasam diye geçirdiğin oluyor mu?

Josip Skoko: Burada başarılı olmak istiyorum ayrılmadan önce. Sonraysa yine Avrupa'da bir lige geçerim sanırım. Yine de hangisi olsun dersen İngiltere ligi olsun derim. Yalnızca dünyanın en iyi, en mücadeleci ligi olduğu için değil, Avustralya'da bu ligin maçlarını izleyerek büyüdüğümden aynı zamanda. Hangi takım olduğuysa o kadar da önemli değil, artık hangi takım beni isterse.

Röportaj : Barış Karacasu

Kaynak : www.alkaralar.com

 DiÄŸer Röportajlar

  Takım O Av. P
1 Eyüpspor 31 43 69
2 Göztepe 31 35 63
3 Çorum FK 31 21 55
4 Sakaryaspor 31 14 54
5 Bodrumspor 31 18 52
6 Kocaelispor 31 10 52
7 Bandırmaspor 31 19 47
8 Gençlerbirliği 31 7 47
9 Boluspor 31 -4 47
10 BB Erzurumspor 31 1 41
11 Ãœmraniyespor 31 -8 37
12 Manisa FK 31 1 36
13 Keçiörengücü 31 -10 36
14 Şanlıurfaspor 31 -6 34
15 Tuzlaspor 31 -14 33
16 Adanaspor 31 -20 32
17 Altay 31 -57 15
18 Giresunspor 31 -52 7
* Takım adlarına tıklayarak takımların performans tablolarına ulaşabilirsiniz.