->"Her Yıl O Hafta" istatistiÄŸi eklendi (23.10.2008)<-     ->"Rakipler ve Belalıları" Ä°statistiÄŸi eklendi (17.10.2008)<-     ->1. Ligde yaptığımız maçlar 100dönümlerine eklendi (26.02.2008)<-     ->Hava Durumu bölümü eklendi (31.01.2008)<-     ->"Seri Sonu" istatistikleri eklendi (30.12.2007)<-     ->Yılın Futbolcusu Anketine son yedi günde aldığı oy sayısı eklendi (08.12.2007)<-     ->Okumalık bölümü arama motoruna eklendi (07.12.2007)<-
 
 

 Röportajlar

01.05.2006-Lars Fredrik Risp

Sitemizde yılın en başarılı futbolcusu seçilen Risp'le söyleştik

gencler.org'da yaptığımız ankette birinci sırada yer alan başarılı defans oyuncumuz Lars Fredrik Risp ile futbol üzerine söyleştik.

-Futbola nasıl başladın?

Her çocuk gibi kendi kendime 4 yaşında futbol oynamaya başladım. Yaşadığımız yerin çocuk futbol takımına çağırıldım. Başka hiçbir spor dalıyla ilgilenmedim.

-Profesyonel futbol hayatın nasıl başladı peki?

İlk kulübüm İsveç'teki Lysekils'di. 17 yaşında bu kulüpten Göteborg'un genç takımına gittim. Daha sonra A takıma seçildim. 2,5 sezon A takımda oynadıktan sonra, İtalya'da Chievo takımına 6 aylık kiralık olarak gittim. Sonra Göteborg'a geri döndüm.

-Buraya transfer olmadan önceki dönem transfer haberlerinde Milan'la isminin anıldığını gördük.

Bu basının yanlış anlamasıydı. Şu an Arsenal'da da forma giyen Frederick Ljungberg'in de Milan'la adı anılıyordu. Onunla karıştırılmış olabilir.

-Gençlerbirliği'ne gelirken kulübün FİFA'da herhangi bir olumsuz dosyası yoksa gelirim, demişsin...

Hayır, FİFA'yla ilgili herhangi bir talebim olmadı. Sadece kulübü ve şehri görmek istedim. Ailemle birlikte geleceğim için onların da burayı görmesini istedim. Çünkü İsveç çok güvenli bir şehir. Güvenli ve yaşayabileceğimiz bir yer olması önemliydi bizim için.

-Genel Menajerimiz Hasan Çetinkaya, özellikle de eşini ikna etmek için çaba sarfettiğini söyledi.

Eşimin İsveç'te iyi bir işi vardı. Arkadaşlarımız ve tüm sosyal çevremiz oradaydı. Ancak eşim futbolun önemli olduğunu, benim futbol oynamam gerektiğini düşündü ve böylece karar verdik. Zaten geri döneceğiz eninde sonunda. Ama şu an önemli olan futbol kariyerim. Eşim de bunu düşünüyor.

-Neden Türkiye ve neden Gençlerbirliği peki?

Daha önce başka teklifler oldu. Ama futbol düzeyi açısından beni tatmin edecek teklifler değildi. Hasan Çetinkaya ile Başkan Göteborg'a geldiler. Onlarla görüştüğümde beni gerçekten transfer etmek istediklerini söylediler. Takımda forma şansı bulacağımı ve takım için önemli bir oyuncu olacağımı anladım. Ayrıca daha önce iki sezon Fenerbahçe'de oynamış arkadaşım Kenneth Andersson'la da konuştum. Bana Türkiye'nin çok güzel bir yer olduğunu, Türk insanın çok sıcak olduğunu, açık fikirli olduğunu söyledi ve gelmem konusunda beni ikna etti.

-Göteborg'da birçok hatırı sayılır futbolcuyla birlikte oynadın. Senin bu futbolcular arasında beğendiğin biri var mıydı?

Hakan Mild en iyi futbolcudur. Milli takımda forma giydi. Real Sociedad'da oynadı. Wimbledon'da oynadı. Geçen sene futbol oynamayı bıraktı ve menajer olarak devam ediyor. Şimdi Göteborg'da menajerlik yapıyor. 90'larda özellikle Göteborg Şampiyonlar Ligi'nde oynağında takımın en önemli oyuncularından biriydi.

-Uzun yıllar İsveç'te ve hatta İtalya'da oynamış bir futbolcu olarak Türkiye Ligi'ni ve Türk Futbolunu nasıl değerlendiriyorsun?

Avrupa'daki çok önemli beş tane lig var: Almanya, İspanya, İtalya, İngiltere ve Fransa'nın ardından bence 6. sırada Türkiye geliyor.

-Peki Gençlerbirliği'ni nasıl değerlendiriyorsun?

Gençlerbirliği alt yapısı ve maddi olanakları bakımından çok iyi. Burada bütün olanaklara sahibiz. Organizasyon ve atmosferi çok iyi. Duyduğuma göre İstanbul'daki kulüplerde ödemeler düzenli olarak yapılmıyor. Ama burada her ay düzenli olarak maaş ödemelerimiz yapılıyor.

-Galatasaray maçında Hakan düştüğünde ve hakem penaltı verdiğinde Türk futboluyla ilgili hayal kırıklığına uğradın mı?

Burada şunu öğrendim. İstanbul takımları her zaman bizden daha avantajlılar. Özellikle hakemler üstündeki etkileri çok büyük. Hakemler onların maçlarına kimi pozisyonlarda ikna olmaya hazır olarak çıkıyorlar. Ve onların futbolcuları kendini yere attığı zaman penaltı kazanacaklarını biliyorlar. Bu elbette çok acı ama Türkiye futbolu böyle maalesef.

-Geldikten sonra teknik direktörümüz de değişti. Yola Ziya Hoca'yla başlamıştın. Mesut Hoca'yla devam ederken zorlandın mı? Mesut Hoca'yla çalışmak nasıl?

Sezonun ilk üç-dört maçında Ziya Hoca'yla çalışırken skor problemimiz oldu. Çok iyi bir defansımız vardı ama gol atamıyorduk. Her maçta en iyiyi bulmak için farklı sistemler deniyorduk. Ziya Hoca gidince ben çok endişelendim önce. Beni getiren Ziya Hoca'ydı çünkü. Yeni gelecek olan teknik direktör beni kabul eder mi diye düşünüyordum. Ancak Mesut Hoca bizim takımı daha önce çalıştırdığı ve ilk maçlarımızı izlediği için hepimizin hakkında fikir sahibiydi. Bana da takım için vazgeçilmez bir futbolcu olduğumu söyledi. Şimdi de oynamaya devam ediyorum. Takımda çok genç oyuncular var. Bu nedenle zaman zaman istikrarsız sonuçlar alabiliyoruz. Mesela, bir maçta çok iyi oynayıp bir maçta kötü oynayabiliyoruz. Artık sistemimiz yavaş yavaş oturmaya başladı. Seneye bundan çok daha iyi olacağız.

-Gelecekle ilgili hedeflerin neler?

Gelecek için şimdiden bir şeyler söylemek için çok zor. Şu anda Gençlerbirliği'ndeyim ve elimden gelenin en iyisini Gençlerbirliği için yapacağım. Benim en büyük hedefim Premiere Lig'de oynamak. Eğer bir futbolcu kendi oyunundan tatmin oluyorsa bu futbolcuyu geliştirmeyen bir durumdur. Bir futbolcunun kendini geliştirmesi için hiçbir zaman kendi oyunundan tatmin olmaması, her zaman daha iyisini yapmak için çabalaması gerekir. Benim de hedefim futbol kariyerimde en ileriye gidebilmek. İtalya ve İngiltere liglerinde futbol oynayarak kendimi daha da geliştirmek ve daha fazla öğrenmek istiyorum. Şimdiyse Gençlerbirliği'ndeyim ve burada olmaktan çok mutluyum.

-Teknik açıdan kendini yetersiz gördüğün oluyor mu?

Ben kendimden çok memnunum. Takıma ve Türk futboluna çok çabuk adapte oldum.

-Türkiye'ye geldiğinden beri senin için en önemli maç hangisiydi?

Bizim ilk karşılaşmamız olan Fenerbahçe maçımız. Teknik açıdan çok donanımlı olduğumuz bir maçtı. Hem sezonun en zor maçıydı. Hem de benim buradaki ilk maçımdı. Ayrıca iyi bir performans gösterdik. Bu karşılaşmada gösterdiğim performans iyi olduğu için takıma adapte olma sürecim de hızlandı.

-Göteborg'da 164 maçta forma giymişsin ve 5 gole imza atmışsın...

Gençlerbirliği'nde de bir an önce ilk golümü atmak istiyorum. Web siteme Türk taraftarlardan gelen e-maillerden de taraftarın da bunu çok istediğini görüyorum.

-Gençlerbirliği taraftarını nasıl buluyorsun?

Sayıca çok az ama taraftara karşı çok büyük bir sevgim var. Ne olursa olsun, iyi de oynasak, kötü de oynasak bizi destekliyorlar. Ben de tabii herkes gibi dolu bir stada oynamayı isterim. Ankara'daki futbolseverler Ankara takımlarını pek desteklemiyorlar. Asıl olarak üç İstanbul takımının maçlarında statları dolduruyorlar. Bu tuhaf ama böyle. Belki UEFA'ya gidersek taraftar sayısı artar. Geçmişte de Gençlerbirliği'nin UEFA sürecinde taraftar sayısındaki belirgin artışı duydum. Bu tabii daha heyecan verici ve tetikleyici bir faktör olur.

-Taraftarın futbolcuya ayrı bir motivasyon kattığını düşünüyor musun? Ya da seni özel olarak motive eden şeyler var mı?

Stadın dolu olması bütün futbolcuları elbette olumlu etkiler. Ama ben hakemin başlama düdüğü çaldığı andan itibaren tamamen oyuna konsantre oluyorum. Hiçbir şey beni etkileyemiyor. Büyük maçlar belki biraz daha motive ediyor. Çünkü bu tip maçlarda kendine daha fazla şey katıyor ve daha çok öğreniyorsun. Özel olarak beni motive eden bir şey yok.

-Türkiye'ye geldikten sonra sosyal ilişkiler açısından sıkıntı çektin mi?

Dil bizim için önemli bir problem. Takım arkadaşlarımla bir araya geliyoruz, evli olan futbolcuların eşleriyle de ailecek görüşüyoruz ama dil önemli bir engel oluyor. Bu nedenle de sosyal hayatımız daha sınırlı tabii. İsveç Büyükelçiliğindeki arkadaşlarımızla görüşüyoruz. Sanırım Türkçemizi geliştirmemiz lazım. Yazdan sonra biraz daha Türkçe çalışacağım.

-Gelir gelmez Türkçe'yi geliştirmek adına Türkçe kitaplar edindiğinizi duyduk...

Buraya geldiğimizde Türkçemizi geliştirmek için kitaplardan yardım aldık. Ama çok zor oldu ve baş edemedik. Burada sürekli kullanılan kelimeleri öğrendim. Kelime hazinemi bayağı geliştirdim. Ama bire bir konuşmam henüz mümkün değil.

Teşekkürler Risp.

Röportaj : Aslı Erdoğan ve Umut Kuruç

Kaynak : www.gencler.org

 DiÄŸer Röportajlar

  Takım O Av. P
1 Eyüpspor 30 43 68
2 Göztepe 30 32 60
3 Çorum FK 30 19 52
4 Kocaelispor 30 11 52
5 Sakaryaspor 30 13 51
6 Bodrumspor 30 17 49
7 Bandırmaspor 30 19 46
8 Boluspor 30 -4 46
9 Gençlerbirliği 30 5 44
10 BB Erzurumspor 30 3 41
11 Keçiörengücü 30 -9 36
12 Şanlıurfaspor 30 -5 34
13 Ãœmraniyespor 30 -9 34
14 Manisa FK 30 -1 33
15 Tuzlaspor 30 -14 32
16 Adanaspor 30 -18 32
17 Altay 30 -55 15
18 Giresunspor 30 -49 7
* Takım adlarına tıklayarak takımların performans tablolarına ulaşabilirsiniz.