->"Her Yıl O Hafta" istatistiÄŸi eklendi (23.10.2008)<-     ->"Rakipler ve Belalıları" Ä°statistiÄŸi eklendi (17.10.2008)<-     ->1. Ligde yaptığımız maçlar 100dönümlerine eklendi (26.02.2008)<-     ->Hava Durumu bölümü eklendi (31.01.2008)<-     ->"Seri Sonu" istatistikleri eklendi (30.12.2007)<-     ->Yılın Futbolcusu Anketine son yedi günde aldığı oy sayısı eklendi (08.12.2007)<-     ->Okumalık bölümü arama motoruna eklendi (07.12.2007)<-
 
 

 Röportajlar

09.07.2007-Kadir Aksoy

"Ölümü değil takımı düşünüyor"

Kadir Aksoy... Gençlerbirliği'nin en önemli isimlerinden biri... İlhan Cavcav'ın sağ kolu... Lakabı, "Kadir Ağa." Her zaman için Cavcav'ın çok yakınında bulunuyor. Kritik kararlara imza atıyor. Cesareti ve özgüveni ile biliniyor. İlhan Cavcav'ı çok iyi tanıyan Kadir Aksoy ile bu hafta çok hoş bir sohbet yaptım. Buyurun okuyun, beğeneceğinizden eminim.

-Kendinizi tanıtır mısınız?

Urfa doğumluyum. İlkokulu Urfa'da, ortaokul ve liseyi ise Ankara'da okudum. Makina yüksek mühendisiyim. 35 senedir futbolun içindeyim. Profesyonel olarak 12 yıl top koşturdum. Sanayi Barbaros, Petrolofisi ve Gençlerbirliği'nde forma giydim. 12 yıldır Gençlerbirliği yönetim kurulu üyesiyim. Sayın İlhan Cavcav'ı da 30 yıldır tanırım.

-Biliyorum, madem öyle ben de direkt bir soru yönelteyim. Sayın Cavcav, biraz fazla cimri değil mi?

Değil... Kesinlikle değil... Kulübümüzün menfaatleri için ne gerekiyorsa onu yapıyor. Kasamıza 10 kuruş fazla paranın girmesi için her türlü uğraşı veriyor. Kendisi çok zor şartlar altında yetişmiş birisidir. Türkiye çapında önemli bir isimdir. Kulübümüze vermiş olduğu mesaiyi, kendi işine vermiş olsaydı, şimdi servetini 5'e katlardı. Günde 100 telefonla konuşuyorsa, 80'i Gençlerbirliği içindir. Çok mütevazi bir yaşantısı var. Gününün tamamı evi, fabrikası ve Gençlerbirliği arasında geçer. Bir insan 30 sene boyunca yönetimin başında bulunuyorsa, o insanda bir keramet var demektir. Dünyada bir ikinci Cavcav olduğunu zannetmiyorum.

-İlginç!

Fatih Terim'e İtalya'da devlet nişanı verilmiştir. Bizim ülkemizde de Cavcav'a üstün hizmet madalyası verilmesi gerektiğini düşünüyorum. 30 sene hizmet yapmış bir insanın şevkini artırmak açısından, bu madalyanın verilmesi uygun olur. Ayrıca bu uzun başkanlığı nedeni ile Cavcav'ın Guinness rekorlar kitabına girmesi gerekir.

-Cavcav'la pek çok şeyi paylaşmış olmanız gerek. Aranızda geçen ilginç bir olayı anlatabilir misiniz?

Elazığ'a maça gidiyorduk. Ben bir gün önce çok geç yatmıştım ve sabah da erken kalkmıştım. Uçakta İlhan Bey'le yan yana oturuyorduk. Hafif hafif göüzümü dinlendiriyordum. İlhan bey bir ara beni dürttü ve "Ya Kadir ağa, bu uçak kalkmıyor" dedi. Ben de İlhan ağabeyin çok espritüel bir kişi olduğunu bildiğim için, "Abi sen merak etme, kalkar. Pilotun işine de mi biz karışacağız" karşılığını verdim.

-Sonra!

5 dakika geçti. "Kadir ağa, uçak harbiden kalkmıyor" dedi. Ben yine, "Dur İlhan ağabey, şurada biraz kestiriyorum" dedim. Haliyle, 'İlhan ağabey herhalde uyumamı istemediği için beni dürtüyor' şeklinde düşündüm. Birazdan uçak kalktı.

-Geçmiş olsun.

Siz öyle zannedin. 5 dakika sonra pilot, "Uçakta bomba ihbarı var. Lütfen kimse yerinden kımıldamasın. Alana geri döneceğiz" diye bir anons yaptı. Haliyle bir şok yaşadık. Herkesi bir telaş aldı. Bu şaşkınlık sırasında gazeteci arkadaşlar yanımıza geldiler ve İlhan beye mikrofon tuttular.

-Duygu ve düşüncelerinizi öğrenecekler.

Evet... İlhan Bey, herkesin gösterebileceği doğal bir tepki ile konuşmaya başladı. "Kaderde bu da varmış. Nasibimiz neyse onu görürüz" dedi. Morali bozuk bir haldeydi. Sonra bana mikrofonu tuttu. Ben de, "Vallahi yapılacak bir şey yok. Havadayız. Düşersek düşeceğiz. Hayırlısı neyse, o olsun" dedim.

-Siz daha realist konuÅŸmuÅŸsunuz!

Basın mensubu arkadaşlar yerine oturunca İlhan ağabey bana, "Ya Kadir ağa, Allah muhafaza, bu uçak düşerse bu takım kaç paraya kurulur, sen biliyor musun. Hiç hesapladın mı? Hadi biz neyse de, inşallah takıma bir şey olmaz" dedi. Şaşırdım. Haliyle dayanamadım. Kendisine hemen, "Abi, biz geberip gideceğiz, sen hala takımın kaç paraya kurulacağını düşünüyorsun" karşılığını verdim. Şimdi bu düşünceleri taşıyan bir insanın, Gençlerbirliği'ne olan sevgisini kamuoyunun takdirine bırakıyorum.

-İlhan Bey'in başkanlığı bırakma gibi bir niyeti yok mu?

Allah bu kulübün başından İlhan Cavcav'ı eksik etmesin. Günü geldiğinde kendisi bırakır. Ancak bıraktığı taktirde, hiç arzu etmesem bile, kulübümüz çok zor günler yaşar. İlhan Bey inanılmaz bir zekaya sahip. Tıpkı bir satranç ustası gibiri, 10 hamle sonrasını düşünür.

-Yönetim olarak bazı önemli yanlışlara imza attığınızı düşünüyorum. Ben sık sık yazdım, bir de size sormakta sakınca görmüyorum. Geçen sezonun devre arasında Risp ve Ayman'ı niye sattınız? Kalsalardı da, zirveyi zorlasaydınız, daha iyi olmaz mıydı?

Bana göre ikisinin satışı çok isabetli karardı. Biz, futbolcu satarak ayakta kalan bir kulübüz. Ayrıca Ayman 30, Risp 29 yaşındaydı. Sezon sonunda da mukaveleleri bitiyordu. Sadece İlhan Cavcav'ın değil, yönetim kurulunun oybirliği ile bu karar alınmıştır. Onun için bu konuda kimse İlhan Cavcav'ı suçlayamaz.

-Mesut Bakkal gibi iyi, genç, kaliteli bir teknik adamı niye elinizde tutumadınız?

Şu kadarını söyleyeyim, Mesut Hoca bize yanlış yaptı. Sözünde durmadı. Bazı davranışları, kendisine hiç yakışmadı. Hem biz sadece futbolcu değil, doktor, fizyoterapist, masör, menajer ve hatta malzemeci yetiştiren bir kulübüz.

-Ya az para aldıkları, ya da huzurlu olmadıkları için başka kulüplere gidiyorlardır.

Bizim kulübümüzdeki huzurun değil Türkiye'de, Avrupa'daki herhangi bir takımda olacağını sanmıyorum. Ayrıca İlhan Cavcav'ın ağzından çıkan söz, çek ve senetten çok daha önemlidir. Ne söylemişse, onu veririz. Yani biz diğer kulüplere benzemeyiz.

-Gençlerbirliği Kulübü'ne büyük hizmetleri dokunan Atilla Aytek, Zeki Ünaldı gibi önemli isimleri kulüpten ihraç ettiniz. Gereksiz ve yakışıkısz bir davranış içine girdiniz.

Muhalefet, alternatif yönetim kurulu oluşturdu. Dünyanın hiçbir yerinde alternatif yönetim diye bir şey yoktur. Üstelik başkanımızı çok ağır ve çirkin bir şekilde eleştirdiler. Disiplin kurulu karar ile ihraç edildiler. Ama bu demek değildir ki, onlar Gençlerli değil

-O zaman niye disiplin kuruluna sevk ettiniz?

Önemle belirtmek gerekir ki, kulüpten ihraç edilen kişiler, gerçekten değerli arkadaşlarımızdır. Örnek vermek gerekirse, Zeki Ünaldı iyi bir Gençlerlidir. Takımımızı kötü duruma düştüğü an, en az bizim kadar üzülür. 3-5 günlük Gençlerli değildir. Ama yönetim kurulundan kendi isteğiyle ayrılmıştır. Her zaman için Gençlerbirliği yönetiminde olmasından da ben şahsen memnuniyet duyarım.

-Takımın başına Fuat Çapa'yı getirdiniz. Peki bu bir kumar değil mi?

Değildir. Kendisi 38 yaşında, genç, dinamik, 5 lisanı ana dili gibi konuşan, mükemeller diplomalara sahip bulunan, Belçika Ligi'nde bugüne kadar çalıştırdığı takımlardan hiç kovulmayan, aslan gibi bir kardeşimizdir. her zaman için biz ilkerin kulübüyüz. Yönetim olarak da Çapa'nın arkasındayız. Çok başarılı olacağına inanıyoruz.

-Eskiden kulübün imkanları kısıtlıydı.

Cavcav'dan önceki başkanımız Hasan Şengel'di. Hizmetlerini unutmayız. Ancak rahmetli Vehbi Koç'un bize 99 seneliğine vermiş olduğu Maltepe'deki 60 metrekarelik bir yerden, 60 dönümlük Avrupa'nın en güzel tesislerine Cavcav'ın sayesinde kavuştuk.

-Bir zamanlar büyük sıkıntı yaşandığını, ben de biliyorum.

Eskiden teknik direktörümüzün hanımına yaptırdığımız yemeklerle deplasmana gidilirdi. Misafirhanelerde kalınırdı. Yöneticilerin ya da teknik adamların özel arabaları ile seyahat yapılırdı. Kimseye iltifat etme ihtiyacım yok. Ama yiğidi öldürelim, hakkını verelim. Yeri geldiği zaman Cavcav'ı çok sert biçimde eleştirdiğimin bilinmesini isterim.

-Peki, İlhan Cavcav'ı eleştirmeniz gerekirse neler diyebilirsiniz?

Acaip derecede hassas bir insandır. Kendisine yapılan yanlışlıklar karşısında çok üzülür ve sinirlenir. Mesela, tribünlerden gelen "İlhan Cavcav, paranın turşusunu kur" şeklindeki tezahürata çok üzüldü. Ama ben bu yöndeki tezahüratı, iltifat olarak kabul ediyorum.

-Nasıl yani!

Paran var ki, turÅŸusunu kur diyorlar. Bu durumu Ä°lhan Bey'e izah ettik ve bize hak verdi.

-İyi de, biraz para harcasanız, transfer yapsanız, çok daha iyi olmaz mı? Para önemli ama, başarı daha önemli.

Anadolu takımlarının transfer yapma imkanı çok kısıtlı. Fenerbahçe 52 bin seyirci önünde oynuyor. Getirdiği bir futbolcunun formasından kazandığı para, aldığı futbolcunun parasını çıkarttığı gibi, artı para bırakıyor. Biz ise belirli imkanlar dahilinde en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Diyelim ki, çok iyi dört futbolcu transfer ettik ve kasadaki parayı bitirdik. O zaman ne olacak! Günü kurtarma politikası ile bir yere varılamaz. İleriyi de düşünmek gerekir.

Röportaj : Atilla Türker

Kaynak : Hürriyet Ankara Gazetesi

 DiÄŸer Röportajlar

  Takım O Av. P
1 Eyüpspor 31 43 69
2 Göztepe 31 35 63
3 Çorum FK 31 21 55
4 Sakaryaspor 31 14 54
5 Bodrumspor 31 18 52
6 Kocaelispor 31 10 52
7 Bandırmaspor 31 19 47
8 Gençlerbirliği 31 7 47
9 Boluspor 31 -4 47
10 BB Erzurumspor 31 1 41
11 Ãœmraniyespor 31 -8 37
12 Manisa FK 31 1 36
13 Keçiörengücü 31 -10 36
14 Şanlıurfaspor 31 -6 34
15 Tuzlaspor 31 -14 33
16 Adanaspor 31 -20 32
17 Altay 31 -57 15
18 Giresunspor 31 -52 7
* Takım adlarına tıklayarak takımların performans tablolarına ulaşabilirsiniz.