->"Her Yıl O Hafta" istatistiÄŸi eklendi (23.10.2008)<-     ->"Rakipler ve Belalıları" Ä°statistiÄŸi eklendi (17.10.2008)<-     ->1. Ligde yaptığımız maçlar 100dönümlerine eklendi (26.02.2008)<-     ->Hava Durumu bölümü eklendi (31.01.2008)<-     ->"Seri Sonu" istatistikleri eklendi (30.12.2007)<-     ->Yılın Futbolcusu Anketine son yedi günde aldığı oy sayısı eklendi (08.12.2007)<-     ->Okumalık bölümü arama motoruna eklendi (07.12.2007)<-
 
 

 Röportajlar

04.02.2008-Bülent Korkmaz

"Kalsaydım, düşmezdik"

Belirtmeme gerek yok herhalde... Bülent Korkmaz, Türk futbol tarihinin en önemli isimlerinden birisidir. Hırsı, başarısı ve istikrarı ile her zaman için Türkiye'nin gururu olacaktır.

Korkmaz'ın, geçen hafta sonunda Gençlerbirliği'ndeki teknik direktörlük görevine son verildi... Bu ayrılık sonrası ortalık toz-duman oldu. İki taraf da birbirini ağır şekilde eleştirdi. Hatta çok ağır ve üzücü laflar edildi. Bu aşamada şunu düşünüyoruz: İletişim kopukluğu, özensizlik ve sabırsızlık nedeni ile böylesine bir tatsızlık yaşandı.

Lafı daha fazla uzatmadan, Bülent Korkmaz ile sohbetimize başlayalım.

- Niye böyle oldu hocam?

Son maçlardaki oyun yapımız çok iyiydi. Ligin ikinci yarısındaki takım, benim takımımdı. Gurur duyulacak bir ekip yaratmıştık. Hepimiz memnunduk ve başarılı olacağımızı biliyorduk. Ama bu fırsatı, bu imkanı bulamadık.

- Görevinize devam edebilseydiniz, Gençlerbirliği kümede kalır mıydı?

Rahat... Hem de çok rahat kalırdı. Bu takım kupada üst üste üç maç yaptı, gol yemedi. Her şey iyi giderken, mukavelem tek taraflı olarak feshedildi.

- Peki, bugünden sonra ne olur?

Bilemem, görmek lazım.

- Kaç puan toplardınız?

Bayağı iyi puan toplardık. 40'ın üzerine rahat çıkardık. Ligin ikinci yarısında en az 25 puan, hatta daha fazlasını toplardık. 26, 27, 28, 29 olabilirdi. Planımızı ona göre yapmıştık.

- Biraz açar mısınız?

Futbolcuların fizik kondisyon olarak ne duruma geldiğini bilmek gerekiyor. "Bülent hoca geldikten sonra fizik kondisyonunuzda ve oyun sisteminizde ne gibi değişiklikler oldu' diye oyuncularıma sorabilirsiniz.

- Nasıl oldu bu?

Çok iyi bir ekiple çalışıyorum. Bireysel performans artırıcı özel antrenörüm var. Türkiye'de kimsede yok. Kahe'nin gelişiminde en büyük katkı o şekilde sağlandı. Keza Engin'in ve Burhan'ın gelişimi de böyle sağlandı.

- Öyle mi!

Mesela ben Burhan'a "oynama süren 20 dakikayı geçmiyor. Yeterli değil' dedim. Moral motivasyonu da bozuktu çünkü. Burhan önce biraz üzüldü. Ama sonra çalışarak gelişti ve çok mutlu oldu.

- Peki, Kahe!

Kahe'de de aynı... Kahe buraya sakat gelmiş. 'Bu şekilde 90 dakika oynayamazsın' dedim. "Evet hocam, haklısınız' dedi. Kahe'nin performansını yükselttik. Çakır'ın, Tuna'nın verimini de bu şekilde artırdık. Tüm futbolcuların performansı arttı. Kendileri de bunu gözlemledi. Her şey iyi giderken, neden işime son veriliyor?

- Neden?

Nedenini onlar söyleyecek. Görevime onlar son verdi

"Sözünü tutmayan kişileri ciddiye almam"

- Gençlerbirliği'ne gelmiş olmaktan dolayı pişman mısınız?


Hayır, niye pişman olayım! İlk antrenörlük deneyimimi de burada yaşadım ve çok sevdim.

- Son olaylar hakkında biraz bilgi verir misiniz?

Oftaş maçından sonra Enis Safi, Kadir Aksoy ve Cem Onuk ile görüştüm. Kendileri bana görevi bırakmamı söylediler. Ben de görevimi bırakmayacağımı, bu takıma inandığımı, güvendiğimi belirttim. Bursaspor maçı sonrası da Cem bey ve Enis beyle bu yönde bir görüşmem oldu. Yine görevi bırakmamı istediler.

- Tavrınız ne oldu?

Bu görüşmeyi ciddiye almadım. Ama daha sonra elime fesihname gelince bu kişilerin, hem İlhan Cavcav'ı, hem de kulübü idare ettiğini gördüm. Yetkili kişiler bunlarmış meğer... Onlardan yetkisiz kişiler olarak söz ettim ama özür diliyorum kendilerinden. Gerçekten yetkili kişilermiş.

- Samimi misiniz bu sözlerinizde?

Ama ben o kişilerin gerçekten yetkisiz olduklarını zannediyordum. Yetkileri varmış ama... Siz ne düşünürdünüz.

- Söyleyeyim...

Bir dakika... Bu kişiler Oftaşspor maçı sonrası istifamla ilgili böyle bir şey söyleyip, oluşmayınca, Bursaspor maçı sonrası da söyleyip oluşmayınca, siz ne düşünürsünüz.

- Belli ki, İlhan Cavcav'ın isteği üzerine size tebligat yapmışlar.

Onu bilemem... Ama ben dedim ki, İlhan başkanla görüşmek istiyorum. İlhan bey kendi ağzından 'bırak' dese, o zaman tamam, bırakırdım. Ama daha önce konuştuğum kişilerin dedikleri sözler gerçekleşmeyince, ben o kişileri ciddiye almam.

"Olayları çarpıtmaları hoş değil"

- Görevinize son verilmesi ile ilgili olarak, size yöneticilerin değil de, İlhan beyin söylemesi çok mu önemli?


Ben kiminle anlaştım, İlhan başkanla anlaştım. Konuşmamı İlhan başkanla yaptım. Görevime son verilecekse İlhan başkan verir.

- İyi de İlhan bey yöneticilerine veya menajere görev vermiş.

İlhan başkanla anlaşmışsam, onun gelip bana söylemesi gerekir.

- Genel uygulama bu mudur? Ä°lk defa duyuyorum.

Cem beyle anlaşsaydım, o zaman Cem beyi isterdim. Personel aracılığı ile bu iş olmaz.

- Ama Enis bey sizin göreve gelmenizi çok istemişti.

Biliyorum bunu... Fakat bir şeyi karıştırmayalım. Enis abi sezon başında da benim Gençlerbirliği'ne gelmem için çok uğraş verdi. Ona bir şey söylemiyorum. Biz, olayları anlatıyoruz. Benim kimseyi şikayet ettiğim, kimseyi suçladığım yok. Olayları çarpıtmaları, yanlış aksettirmeleri hoş değil.

- İşinize son verilme sürecinizde telefonunuz hep kapalıymış.

O denilen gün, 12'ye kadar tesisteydim, sonra çıktım. Yardımcım Taner hoca tesisteydi. Ulaştığınıza ulaşıyorsunuz, ulaşamadığınıza ulaşamıyorsunuz... Nasıl iş bu... İlle de telefonla bulmak da gerekmez ki... Her şekilde bulabilirsiniz... Daha önce cep telefonu mu vardı! Ben her telefonu açmak zorunda da değilim. Kulüpte güvenlik kameraları da var. İsteyen görebilir.

"Kimse bana müdahale edemez"

- Görevde bulunduğunuz süre içerisinde size herhangi bir müdahalede bulunuldu mu?


Hayır... El Saka ile Ergun'u iyi tanıdığım için transferlerine onay verdim. Diğer transferleri izleme komitesi izlemiş, onay vermiş, kulübün tasarrufu doğrultusunda transfer edilmiş. Bu oyuncuları oynatıp oynatmamak bana kalmış. Benden başka kimse karışamaz. Müdahale etme şansları sıfır... Kimse cesaret edemez.

- 10 kişi kalan Bursaspor maçında Engin'i oyundan çıkartmanız, yöneticiler tarafından ağır şekilde eleştiriliyor.

Olabilir... Herkes hata yapabilir. Teknik direktör de yapar, futbolcu da yapar, yönetim de yapar. Bunu bir maçlık değerlendirmemek lazım.

- O zaman şöyle sorayım, Engin'i Bursaspor maçında çıkartmanızın hata olduğunu kabul ediyor musunuz?

Hayır... O anki gidişat doğrultusunda Bursaspor bayağı yüklendi, bizi hapsetti. Engin'in de yorulduğunu gördüm ve kenara aldım. Normaldir bu... Fenerbahçe maçında Kahe'yi çıkarttığımda da hata yaptı dediler. Oysa Kahe'nin oynayacağı maksimum süre oydu. Geldiğimde 20 dakikaydı, biz Kahe'yi çalıştırıp o süreye getirdik.

- Öyle mi?

Bunların hepsi maazeret... Takımda iyiye doğru bir gidiş vardı. Bunlar olacak. Futbolcu hata yapıyorsa, bizim onu kulüpten kovmamız mı gerekiyor. Kendi kalesine gol attı, onu gözden mi çıkartacağız.

İlhan Bey, "Mesut kaçtı" dedi.

- Geçen sezonun son maçında Antalya deplasmanına gitmeyen Mesut Bakkal ile ilgili olarak da ağır bir eleştiride bulunduğunuzu duydum.


Bunu ben söylemedim, İlhan Cavcav'ın bizzat kendisi söyledi. Benim iddiam değil bu... İlhan bey, Mesut kaçtı ve gitti dedi. Bunu söyleyen bir başkanın, Mesut hocayı tekrar alması düşündürücü değil mi? Yoksa Mesut Bakkal'la ben beraber çalıştım. Kendisine kesinlikle saygısızlık yapmadım. Sadece İlhan başkanın ve yöneticilerin söylediğini aktardım.

- "Madem öyle, Mesut Bakkal benim altımda çalışsın?" dediğiniz yazıldı.

Hayır... Benim işime son verilme aşamasında, 'Artık Mesut Bakkal'la çalışacaksın' dediler. Ben de Mesut Bakkal'la daha önce çalıştığımı ve yine birlikte çalışabileceğimi söyledim. Tabii bunun olmayacağını yöneticiler de biliyor, ben de biliyordum. Laf olsun diye söylüyorlardı. Ben Mesut Bakkal'la birlikte çalışınca kimse alınmıyor da, Mesut Bakkal benimle çalışınca niye herkes alınıyor.

- İlginç...

Ama kulüp yöneticileri diyor bana, "Sen gelmeseydin, Mesut hoca burada teknik direktör olarak çalışamazdı" diye... Ben demedim ki bunları, onlar kendileri söylüyor.

Yani kulüp yöneticileri size, "Mesut Bakkal geçen sezon görev yapacağı zaman, Bülent Korkmaz olmasaydı, çalışamazdı' dediler, öyle mi?

- Tabii, öyle dediler.

"Böyle kovulmayı haketmedim"

- Hocam, niye tek taraflı fesih istediniz. Kulüp yöneticileri, 'Makul bir miktar vererek anlaşsaydık, herkes için iyi olmaz mıydı' diyor.


Haaa... Bak şimdi. Her şey para değil. Benim parayla pulla işim olmaz. Benim prensibim, ilkelerim ve doğrularım var. Çok iyi bir takım olacağımıza inanıyordum. Bu takımı ben ve ekibim yarattı. O zaman niye bırakayım ki... Bir neden mi var! İyi giden bir şeyi ben niye bırakıp gideyim, onu anlamıyorum.

- Takımın iyi gitmemesi nedeni ile görevinize son verdiklerini söylüyorlar.

O zaman niye 2,5 yıllık kontrat yaptılar.

- İnandılar demek ki.

O zaman inançlarını devam ettirecekler.

- Demek ki kaybolmuÅŸ.

Onların inançları kaybolmamış, ben zannetmiyorum.

- Peki, ne olmuÅŸ?

Bilmiyorum, onlara sormak lazım. Futbolcu oyundan, performanstan memnunsa, 'biz bu işi bitireceğiz' diyorsa, sorun ne peki?

- Anlıyorum.

Gençlerbirliği kulübünde görevine son verilmiş bir kişi olarak bundan sonra ne olacağını görmemiz gerekir. Ben diyorum ki, 'Başarılı olacağım kardeşim, başaracağım. Bu sorumluluğu alıyorum, bu yükün altına giriyorum'... Her şey çok güzelken, yönetim bu güzelliğin içine girmedi. Böyle kovulmayı haketmedim.

Röportaj : Atilla TÜRKER

Kaynak : Hürriyet Ankara Gazetesi

 DiÄŸer Röportajlar

  Takım O Av. P
1 Eyüpspor 31 43 69
2 Göztepe 31 35 63
3 Çorum FK 31 21 55
4 Sakaryaspor 31 14 54
5 Bodrumspor 31 18 52
6 Kocaelispor 31 10 52
7 Bandırmaspor 31 19 47
8 Gençlerbirliği 31 7 47
9 Boluspor 31 -4 47
10 BB Erzurumspor 31 1 41
11 Ãœmraniyespor 31 -8 37
12 Manisa FK 31 1 36
13 Keçiörengücü 31 -10 36
14 Şanlıurfaspor 31 -6 34
15 Tuzlaspor 31 -14 33
16 Adanaspor 31 -20 32
17 Altay 31 -57 15
18 Giresunspor 31 -52 7
* Takım adlarına tıklayarak takımların performans tablolarına ulaşabilirsiniz.