Geçen yıl olduğu gibi bu sezon da sitemizde taraftarlarımızın maç yazılarına yer veriyoruz. Sezonun ilk galibiyetini C Blok müdavimlerinden İlker Karabulut yazdı. Akhisar Belediye galibiyetinin fotoğraf galerisine buradan ulaşabilirsiniz
Akhisar maçı bir hafta önce RizeÂ’deki bitiÅŸ düdüğü ile baÅŸladı aslında benim için. Bütün hafta maÄŸlubiyetin yarattığı karamsarlıkla mücadele etmekle geçti. Bir haftada toparlanabilecek mi bu takım? Zaten kadronun çoÄŸu yeni, bir de üstüne Kulusic cezalı. Kimler olacak 11′de? AÄŸustosÂ’un ortası, maç 21:45′te, dolar mı Maraton o saatte? Nasıl bir sezon olacak? Nerelerinde olacağız puan tablosunun?
Kafamda bu ve bunun gibi bir sürü soruyla yaklaşıyorum 19 Mayıs’a. Beni ilk karşılayan – bütün gece maçlarında olduğu gibi – stad ışıkları oluyor. Birazdan içeride yaşanacak güzelliklerin reklamını dışarıdakilere yapar gibi parlıyorlar. Stada yaklaştıkça heyecan artıyor, sorular azalıyor, karamsarlık dağılıyor. Arabanın içinde “Haydi Gençler” diye bağırasım var. Neyse, arabayı park ettikten sonra Rüzgarlı girişinden stada doğru ilerliyorum. Kadim maç arkadaşım Egemen’le buluşuyoruz. Birbirimizi görmemizle gülmemiz bir oluyor çünkü pişti olmuşuz. İkimizin üstünde de kulübün yeni satışa çıkardığı eski antreman t-shirtlerinden var. Bir totemin ayak sesleri mi yoksa?
Köfteci dumanları ve çekirdek kokularının arasında giriÅŸ kapısına doÄŸru ilerlerken TwitterÂ’dan öğrendiÄŸimiz takımın 11′inde Ahmet ve UÄŸurÂ’un olmasına seviniyoruz birer genç oyuncu keÅŸfetme meraklısı olarak. Derken klostrofobik giriÅŸ turnikelerinden geçip, turunculu adamlarca arandıktan sonra içeri giriyoruz. İçeride “Burası Ankara” pankartı, Nedim, tanıdık yüzler, koltukların üzerindeki tozlarÂ… Herkes ve herÅŸey yerli yerinde.
Birazdan başlayacak maç. Seremoni, Ekrem Üstündağ için saygı duruşu ve İstiklal Marşı… Saygı duruşunda karışık düşünceler var kafamda. Gençlerbirliği için adanmış bir hayat. Ne güzel insanın inandığı bir şey için yaşaması ve mücadele etmesi. Bir gözüm belediye binasının üzerinde dalgalanan e-bayrağın kırmızısında bir gözüm kara. Ne şahane olmuş yeni füme formalarımız bu arada!
Ve başlama düdüğüyle beraber sahaya odaklanmaya çalışıyoruz. Takım sahaya 4-2-3-1 gibi dizilmiş. Zaman zaman sol açıktaki Stancu forveti ikiliyor ve 4-4-2 gibi oluyoruz. İlk on dakika cılız ataklarla geçiyor. Takım sahada çok diri ve iştahlı görünüyor. Giderek maça ağırlığımızı koymaya başlıyoruz. Orta sahamız ikinci topların çoğunu alıyor. Hücum ağırlığı bize geçmeye başlamışken sağ çaprazdan bir frikik kazanıyoruz. Eskiden olsa topun başına kimin geçeceği belliydi, Azo. Peki şimdi? Nizamettin ve Jimmy. Ya Nizo sağ ayağıyla dışa kavisli kesecek ya da Jimmy sol ayağıyla kale içine doğru. Yo hayır paslaştılar. Jimmy topu sola çekti. Mükemmel vurdu. Gooooooool! Demek ki Jimmy transfer olurken seyrettiğimiz Youtube videoları düzmece değilmiş!
- Ankara’nın bağları da…
Golden sonra takıma özgüven geldi. Sol bekte Uğur şahane oynuyor. Sanki Oftaş’taki Gökhan Gö…şşşşt tahtaya vur. Tahta yok koltuğun plastiği olur mu? Ahmet stoperde hatasız. Gosso orta sahada her deliği yamıyor. Ramazan bu sene kalede daha büyük duruyor sanki. Serkan Yanık biz seni ne zamandır bekliyorduk, ah bir bilsen. Takım pas yapmaya başladı. 10 pas, 15 pas. Taraftar oley çekmeye başladı. “Beyler yapmayın ya daha dakika 30, sonra gol yiyoruz!” diyorum içimden. Ama tam tersi oluyor. Orta sahada yine serseri bir topu kapıyoruz. Stancu fişek gibi fırlıyor, sağa doğru açılırken ortaya Zec’e veriyor. Zec topun dibine giriyor ve goooooool. 2-0.
– Büklüm büklüm yolları…
2-0′dan sonrası iyilik güzellik. Oyunun kontrolünü hiç vermedik. Hamza Hoca forvet sayısını artırdıkça Metin Hoca orta sahamızı diri tutacak deÄŸiÅŸiklikler yaptı. Özgür, Petrovic ve TomicÂ’le de hasret giderirken dakikalar geçti, geldik maçın sonuna. İçimden “bir gol daha olsun, üstüne kaymak olsun be ” diyordum ki Gosso kaptığı topu StancuÂ’ya aktardı. Stancu Tanju ÇolakÂ’a selam gönderen saÄŸ ayak içi vuruÅŸuyla yan aÄŸları buldu ve 3-0.
-Ne zaman sarhoş oldun da kaldıramıyon kolları.
Tribünde bayram havası. Son düdük ve maç bitiyor. Takım da özlemiş tribüne gelmeyi, çağırmadan geliyorlar. Hurşut yok, Aykut yok, üçlü çektiren yok. Ama bu sefer kalpten, çok kuvvetli başka bir tezahürat var Maraton tribünde!
Kaynak : www.genclerbirligi.org.tr
Önceki Haber
Sonraki Haber
15 Mart | |
2024: Kocaelispor 2-0 | |
2015: Fenerbahçe 2-1 | |
2014: Kasımpaşa (D) 2-1 | |
2008: Kayserispor (D) 0-3 | |
1998: Galatasaray (D) 1-3 | |
1992: Gaziantepspor 1-1 | |
1987: Malatyaspor 3-0 | |
1981: Sakaryaspor (D) 0-1 | |
1970: EskiÅŸehirspor 1-0 | |
1964: Kasımpaşa (D) 1-2 | |
1959: Karşıyaka 1-1 | |
* Skorlarda Gençlerbirliği evsahibi olarak gösterilmiştir. | |
Arama Yap |