->"Her Yıl O Hafta" istatistiÄŸi eklendi (23.10.2008)<-     ->"Rakipler ve Belalıları" Ä°statistiÄŸi eklendi (17.10.2008)<-     ->1. Ligde yaptığımız maçlar 100dönümlerine eklendi (26.02.2008)<-     ->Hava Durumu bölümü eklendi (31.01.2008)<-     ->"Seri Sonu" istatistikleri eklendi (30.12.2007)<-     ->Yılın Futbolcusu Anketine son yedi günde aldığı oy sayısı eklendi (08.12.2007)<-     ->Okumalık bölümü arama motoruna eklendi (07.12.2007)<-
 
 

 Röportajlar

29.10.2008-Mustafa Pektemek

Genç forvetimiz Mustafa Pektemek ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik

TSYD Kupası, Ankaralı taraftarlar açısından, sezon öncesi takımlarının son durumlarını görmek ve yeni futbolcularıyla tanışmak için düzenlenmiş geleneksel bir merasim gibidir. Sezon başında bu heyecanlı merasimin bir parçası olmak için Yenikent Stadı'nın yolunu tutan Gençlerbirliği taraftarları, o hafta boyunca konuşacakları yeni yıldızıları Mustafa Pektemek'i ilk kez izleyeceklerdi. 20 yaşındaki bu genç, ortaya koyduğu enfes futbolla Gençlerbirliği taraftarlarını heyecanlandırmış ve umutlandırmıştı. O günden bu yana geçen 9 haftada istikrarı ve oyuna katkısıyla takımımızın değişilmezlerinden biri olan Mustafa Pektemek ile daha da yakından tanışmak için bir söyleşi gerçekleştirdik, çok da keyifli oldu. Genç futbolcu, tam da umduğumuz gibi, pırıl pırıl parlayan gözleri, neşesi ve konuşmalarıyla bizim kendisi hakkında yanılmadığımızı ispatlar gibiydi... İşte bu keyifli sohbetin ayrıntıları...

- Öncelikle seni daha yakından tanımak için soralım, Kaç yaşındasın, nerede doğdun ve futbola nerede başladın?

11 Ağustos 1988'de Akyazı, Sakarya'da doğdum ve futbola Topağaçspor adındaki amatör bir takımda başladım.

- Peki futbola nasıl başladın? Mahallede mi yoksa ailende bir futbolcu var mı?

Abim Zeytinburnu'nda forma giyiyor. Geçen sene o da Sakaryaspor'daydı şu an Zeytinburnu'nda. İlk okullar arası futbol takımında oynadım. Yaşadığımız yerde maçı izleyip beğendiklerini çağırlardı. Öyle başladık. Bir ara kolum kırıldı ve bıraktım. Bir ara aklımda hiç yokken yeniden çağırdılar ve futbola devam ettim. Amatör'de abim forma giyerken ben de aynı takımda oynamaya başladım. Abim amatördeyken ben ben Sakaryaspor'un PAF'ına geçtim. Ardından abim de Sakaryaspor'a geldi. Öyle buluştuk yani. (Gülüyor)

- Hangi takımlarda forma giydin?

İlk amatör takımlardan Topağaçspor'da forma giydim ardından bir başka amatör takım olan Akasyaspor'a geçtim. 3 sezon orada oynadıktan sonra Sakaryaspor altyapısına alındım. Orada hiç resmi maç yapmadan Nejat Biyediç Hocamız beni A takıma çıkardı. Ligde ilk forma şansını da o verdi. Sonra Sarıyer'e kiralık verildim ve ardından 2007-2008 sezonunda Sakaryaspor'a geri döndüm ve ardından Gençlerbirliği.

- O zaman Gençlerbirliği'nden önce Süper Lig'de oyadın.

Evet. Sakaryapsor formasıyla 4 maç Süper Lig'de oynadım. Hatta Gençlerbirliği'ne karşı da forma giydim. İlk olarak Süper Lig'in 14. Ankaragücü'ne karşı 0-0 berabere kaldığımız maçta forma giydim. Ardından Erciyesspor, Gençlerbirliği ve Çaykur Rizespor'a karşı oynadım. Gençlerbirliği ile oynadığımız maçta Sakarya'da 1-1 berabere kalmıştık. Önce Mehmet Çakır ile Gençlerbirliği öne geçmişti, ardından Sakaryaspor adına Capurro bir gol atmıştı

- O maçta ikimiz de tribündeydik. Deplasmandaydık yani. (Gülüyoruz)

Sahi mi? Maçın hemen başında ben kaleci ile karşı karşıya kalıp gol kaçırmıştım...

- Peki Gençlerbirliği'ne geliş hikayen nasıl?

2006-2007 sezonunda Sakaryaspor'dan Sarıyer'e kiralandım. Ardından Sakaryaspor'a geri döndüm. 2007-2008 sezonunda Gençlerbirliği beni istedi, ben de gelmek istiyordum ama Sakarya vermek istemedi. Ardından bu sezonun başında Gençlerbirliği bir kere daha istedi ve Gençlerbirliği'ne transfer oldum.

- Gelmeden önce Gençlerbirliği hakkında neler biliyordun? Geldikten sonra farklı olarak neler gördün? Seni şaşırtan bişeyler oldu mu?

Gençlerbirliği'ne gelmeden önce tesislerinin iyi olduğunu biliyordum gelince de çok hoşuma gitti. Daha önce oynadığım kulüplerin tesisleri böyle değil sonuçta. Kaldığımız tesisler hem yaşam alanı olarak, hem de çalışma imkânları olarak iyi... Ayrıca hedefleri olan bir futbolcu için Gençlerbirliği en iyi kulüp bence. Bir de şunu özellikle vurgulamak lazım ki, Gençlerbirliği'nde genç oyunculara çok imkân tanınıyor, bu çok güzel.

- Gençlerbirliği'nde futbolcular arasındaki ortam nasıl?

Ortam çok iyi... Takımın büyüklerinin gençlere faydalı olma çabası çok güzel... Özellikle Erkan ve El Saka gibi takımın Ağabeyleri ilk geldiğimiz günden bugüne hep iyi yöne motive ediyorlar. "Boynunuzu asla öne eğmeyin, başınızı kaldırın, oynarsınız bu takımda" dediler ver hep destek oldular. Ayrıca takımda çok genç futbolcu var ki, bence bu da çok büyük bir avantaj...

- Başından beri hep aynı mevkide mi oynadın?

Futbol oynamaya başladığımdan beri neredeyse her mevkide oynadım. Stoper oynadım, ortasahanın ortasında oynadım. Süper amatörde oynarken hocamız "sen forvet oynayacaksın" dedi ve öyle forvet oynamaya başladım. Sakaryaspor'da sol açık ve sağ açık da oynadım hatta ilk kez sol açık olarak Antalyaspor'a karşı çok iyi oynamış ve bir gol atmıştım. Tüm bu oynadığım mevkiler arasında, en rahat olduğum yer forvet doğrusu...

- Bir futbolcu olarak kendini en çok eleştirdiğin özelliğin nedir?

Aslında uzaktan şut çekmiyorum. Bu kendimi eleştirdiğim bir şey. Kaleye vurmakta biraz gecikiyorum. Bir de son vuruşlarım daha iyi olabilir. Bunun için çalışıyorum, hatta sizinle buluşmadan az önce son vuruş çalışıyordum.

-Uzaktan şut atma konusunda, yeni olmanın verdiği bir çekingenlik de var mı?

Çekingenlik değil aslında, bu biraz benim yapım... Daha önce oynadığım dönemlerde de, attığımdan fazlasını attırıyordum. Çok kaleye vurmuyordum. Ama bir forvetin daha çok şut çekmesi lazım.

- Maden konu şuttan açıldı, aklımızdaki başka bir soruyu da hemen yöneltelim sana... Takım olarak kaleye uzaktan pek şut çekmiyoruz. Arada bir Engin deniyor, bir de Djite'nin Beşiktaş maçında çektiği bir şut var aklımıza gelen... Fakat bunun dışında neredeyse kimse şut çekmiyor, neden? Şu çekmek oyu sistemimizin bir parçası değil mi yoksa?

Aslında tam tersi, Mesut Hoca "Kaleyi gördüğünüz her yerden şut çekin" diyor. Mesela ben Eskişehirspor maçında uzaktan bir şut çektim ve gol oldu. Yani daha önce de söylediğim gibi kendimi de eleştirdiğim bir konu bu. Tespitiniz çok doğru ama takım olarak neden şut çekmediğimiz sorusuna cevap veremiyorum. Aslında Bruce'un şut konusunda çok iyi olduğunu düşünüyorum. Maçlarda denerse çok gol atabilir.

- Bu arada Bruce'u mu yoksa Djite'yi mi kullanıyorsunuz?

Aslında biz Djite de Bruce da diyoruz ama o daha çok Bruce'u sevdiğini söylüyor.

-Peki tekrar sana dönelim, bir futbolcu olarak seni farklı kılan en önemli özelliğin nedir sence?

İyi top sakladığımı düşünüyorum. Hızıma da güveniyorum. Sonuçta ligde çok sayıda stoper çok ağır.

- Evet, son birkaç haftada hızı sayesinde penaltılar da alıyorsun, daha çok penaltı alırım diye bir iddian var mı?

Aslında hızlı olduğum ve topu iyi sakladığım için çok penaltı kazandırabilirim takımıma. Tabi şunu da söyleyeyim ki, bazen formadan çekme ya da sert müdahaleler olsa bile, eğer devam edebilirsem etmeye çalışıyorum. Yani müdahaleler sonunda kendimi yere bıraksam hakem penaltı çalabilir ama ben devam edebiliyorsam hep devam etmeyi tercih diyorum. Bu yüzden de maalesef pozisyon kaçıyor. Böyle pozisyonlarda kendimi yere bırakamıyorum.

Sarıyer'de oynarken bu çok başıma geldi. Kaleci çelme takıyordu düşüp kalkıp devam ediyordum pozisyona. Hatta antremanlarda hocamız bana düşmeyi öğretiyordu. Çalım atıyordu ve düşmemi istiyordu. Düşmeyince çok kızıyordu. (Gülüyor)

Denizlispor maçında bir fotoğraf var. Denizlili futbolcu formamı çekiyor ardından yere düşüyor ayaklarımı kolları arasına almış çekiyor, ben hala devam etmeye açlışıyorum. Altan Ağabey çekmiş fotoğrafları. Hakem de dayanamadı sarı kart verdi sonunda, ona rağmen bir de itiraz etti "ne var pozisyonda" diye. Fotoğrafları göndermek gerek ne olduğunu göstermek için. (Gülüyor)

- Tabi sen sonuçta futbolunu oynuyorsun. Kendini bırakmayıp devam etmeye çalışman bizce kesinlikle çok özel ve yerinde... Gençlerbirliği'nde daha önce forma giyen Youla, Mehmet Çakır ve M'Bayo gibi hızlı futbolcular da, rakiplerinin ilk hamlesiyle hemen kendilerini yere bırakmaz, düşe kalka oyuna devam ederlerdi. Belki düşse penaltı alacaklar... Genelde zararlı çıkardık ama biz taraftar olarak bundan gocunmazdık. Sonuçta bu konuda hakeme de görev düşüyor, Böyle pozisyonlarda futbolcunun iyi niyetini değerlendirmesi gerekir, futbolcu oyuna rakibinin müdahalesine rağmen devam edip pozisyonu kaçırdıysa, hakemin yine de penaltıyı vermesi gerekir, öyle değil mi?

Evet, kesinlikle bence de böyle olmalı...

- Daha önce de başka teknik direktörler ya da antrenörlerle çalıştın, sence Mesut Bakkal'ın diğer Teknik Direktörlerden ayıran özelliği ya da özellikleri nedir?

Daha önce çalıştığım birçok hoca gençlere, "tecrübesiz, bu adam şu anda oynayamaz" gözüyle bakıyordu. Mesut Hoca gençlere çok şans tanıyor. Zaten kendisi sürekli "Forma burada, kim çalışırsa, hakederse alır giyer" diyor. Diğer kulüplerde de hocalar böyle söyler ama gerçekte forma hep aynı futbolcuların olur. Bir Süper Lig hocası olarak bu konuda eleştiriye çok açık bir pozisyonda olmasına rağmen, gençlere şans verme konusunda çok cesaretli ve bu bence çok önemli bir özellik.

- Gençlerbirliğinde beraber oynadığı partnerlerin Kahe ve Djite hakkında neler düşünüyorsun? Sonuçta Gençlerbirliği'nin bu sezon tüm maçlarında forma giydin hangisi ile oynarken daha rahatsın?

Kahe çok şansız başladı lige, 3 kere sakatlandı. Buna rağmen 3 gol atmayı başardı. Geçen yılki formunu yakalayabilirse çok daha iyi şeyler yapar. Bence Kahe çok iyi bir futbolcu. Hem hava toplarında hem de top saklama konusunda çok iyi... Yan yana oynadığımda çok rahatım o yüzden... Bruce ise hem hareketli hem de çok kuvvetli. Hazırlık maçlarında çok gol attı biliyorsunuz. Hem çok iyi şutta çekiyor ve 2 ayağını da kullabiliyor. Son Denizli maçında yanyana forma giydik ve onla da çok iyi anlaştığımızı düşünüyorum. Aslında her ikisi de çok iyi...

- Hava topu demişken, senin hava toplarıyla aran nasıl?

Hava toplarına çıkıyorum, bu konuda fena değilim. Top indirmeyi pek sevmiyorum, genelde ilk amacım gelen topu göğsüme almak, tabi şut pozisyonundaysam kafa atıyorum. Geçen yıl Sakarya'da kafa ile çok vuruşum var fakat hiç kafa golü atamadım... Çok şansızdım, kalecinin göğsüne çarpıp çıkanlar, direkten dönenler var. Bir de aşırtma vuruşları çok sevmiyorum daha net vuruşları daha çok seviyorum.

- Gençlerbirliği bu sezona UEFA Kupası hedefi ile başladı ama şu an 8. haftadayız ve puanımız çok iyi görünmüyor. Sence bunun en büyük sebebi ne? Ve sence bu hedefe ulaşabilir miyiz?

Evet puana bakılırsa, istediğimiz puanları alamadık ve başarısız görünüyoruz. Fakat bence iyi oynuyoruz, mücadele ediyoruz. Bu sezon bir tek Fenerbahçe maçında kötü oynadık. Beşiktaş maçı gerçekten enteresan bir maç oldu. Maçın başında her geldikleri pozisyonda gol attılar. Koray Ağabey'in skor 1-0 iken bir kafa şutu var ki, oyunun kaderini değiştirebilirdi. Sonuçta o maçta da yenildik ama iyi oynadık, Beşiktaş da bahsedildiği kadar iyi değildi. Daha erken golü bulsaydık, skoru çevirebilirdik. Geçtiğimiz hafta Denizli maçında çok fazla gol kaçırdık ve maç 2-2 bitti. Bir de Kocaelispor bizden 1 puan aldı ama tek bir serbest vuruştan gol attılar, Ankaraspor karşısında da üstündük ve aynı şekilde şansız bir beraberlik aldık.

Puan durumundaki yerimize bakıp, "ne olacak bu takımın hali" diye endişelenebiliriz ama öyle bir şey yok. İyi oynadığımızı ve çıkışa geçeceğimizi biliyoruz. Futbolcular olarak birbirimize ve kendimize güvenimiz tam... İyi mücadele ediyoruz, iyi top oynuyoruz. Bunu birkaç maç puana çevirdikten sonra puan cetvelinde çok daha iyi yerlerde olacağımızı inanıyorum. Sezon başı konulan hedefleri kovalayacağız ve ligi gerçekten iyi bir yerde bitireceğiz.

- Gençlerbirliği taraftarları konusunda herhangi bir izlenimin oluştu mu?

Gençlerbirliği'nin, takımını her koşulda destekleyen iyi bir taraftarı var. Takıma hep olumlu katkı sağlamaya çalışıyorlar. Ankara'da oynadığımız maçlarda taraftar sayımız iyi ve özellikle maraton tribünü bizi iyi destekliyor. Ama deplasmana gelen çok fazla taraftarımız yok. Çıkışa geçtiğimizde, hem içeride hem de dışarıda taraftar sayısında ciddi bir artış olacaktır.

- Örnek aldığın futbolcular kimler?

Örnek aldığım değil de, her zaman söylediğim gibi Türk futbolculardan Fatih Tekke'yi çok beğeniyorum. Yabancılardan da Fernando Torres, Eto'o.

- En büyük hayalin nedir?

Futbolcu olarak daha iyi yerlere gelmek istiyorum. Türk futbolunda önemli biri olmak ve A Milli formayı giymek istiyorum. Avrupa'da da oynamayı çok istiyorum.

- Avrupa deyince, hangi ligde oynamak istersin?

Premier Lig tabi ki. (Gülüyor) Ya da İspanya La Liga ... Zaten hangi futbolcuya sorarsanız sorun, bu ikisinden birini söyler.

- Peki o liglerde oynamak istediğin özel bir takım var mı?

Tabi ki futbolcu olarak sempati duyduğum takımlar var. İspanya'da Barcelona'yı seviyorum. Genelde Real Madrid'i severler ama ben Barcelona'yı seviyorum. İngiltere'de de Arsenal...

- Zaten Arsenal tam sana göre aslında. Genç bir futbolcu için en iyi yabancı takım herhalde. Yaş ortalaması 21... Arsenal gibi takımlar bütün genç futbolcularını etkili olarak kullanabiliyorlar, fakat ülkemizde senin gibi birçok yetenekli genç futbolcu olmasına rağmen, bu futbolcuların büyük kısmı, daha iyi bir takıma transfer yaptıktan sonra yeterince değerlendirilemiyorlar ve yetenekleri üzerine çok fazla bir şey koyamayabiliyorlar... Sence bunun nedeni nedir? Yani kulüpler genç futbolcuları gerektiği gibi değerlendiremiyor mu, yoksa futbolcularla ilgili bir sorun mu?

Bence genelde futbolcularla ilgili... Çünkü hangi kulüpte forma giyerse giysin, iyi bir futbolcu bununla yetinmemeli ve kendini sürekli geliştirmek için uğraş vermeli. Bir futbolcu "ben buraya geldim, bana yeter" dediği anda gerilemeye başlar... Sanırım en büyük sıkıntı bu...

- Bir de Ümit Milli takım ile hüzünlü bir Avrupa Şampiyonası maceran var. Bu konuda ne söylemek istersin?

Evet, gerçekten çok üzücü... Grubu lider bitirdikten sonra 2. kez bir Avrupa Şampiyonası'nda yer alma şansı elde etmiştik. Rakibimiz de aslında çok güçlü değildi, bu eşleşmenin favorisiydik. İlk maçı daha farklı kazanmalıydık, birçok gol pozisyonundan yararlanamadık. İkinci maçta da oyun bizim kontrolümüzde olmasına rağmen, hem birçok gol pozisyonu kaçırdık, hem de kötü goller yedik. Sonuçta yenildik ve elendik. Keşke turnuvaya katılabilseydik, bizim için önemli bir deneyim olabilirdi. Herkesim gözü orada olacaktı. Bir de, Avrupa Şampiyonası öncesi son maçınızı yapıyorsunuz, kazanırsanız Şampiyonaya katılacaksınız, fakat Belarus'da oynadığımız saha gerçekten rezaletti... İnsan böyle bir turnuva öncesi bu kadar kötü bir zeminde oynamayı hiç beklemiyor. Bu da bizim şansızlığımızdı. Oyunumuzu ortaya koymamızı engelledi.

- Zeminden söz açılmışken, sezon başından beri çok yazılıp çiziliyor. 19 Mayıs'ın sentetik çim zemini hakkında neler düşünüyorsun?

Öncelikle ben kötü bir çim sahada oynamaktansa, bu sentetik çim zeminde oynamayı tercih ederim. Topun zeminden sekmemesi, sürpriz hareketleri olmaması, oyunu oynamaya çalışan taraf için avantaj... Dediğiniz gibi zaman zaman suni çim olmasından dolayı köşe yazarları eleştiriyor ama şunu da düşünmek gerek ki, çoğu şehirde tek takım var ya da İstanbul takımlarının kendilerine ait sahaları var ve böyle olmasına rağmen kendi özel sahaları olan takımların saha zeminleri de çok iyi değil. Bu sezon Ümit Milli Takımla Ali Sami Yen'de oynadığımız maçta, Denizli'de, Kadıköy'de saha zeminleri hiç iyi değildi. Ankara 19 Mayıs Stadı'nda 2 haftada 3 maç yapılıyor. Bir takımın 2 haftada bir maç yaptığı zemini korumak bile bu kadar zorken, 2 haftada 3 maç yapılan bir sahanın zeminini nasıl sorunsuz tutacaksınız, mümkün değil... Eleştirmeden önce bunları göz önüne almak gerek. Bir de Ankara soğuğu da var ki şu anki saha alttan ısıtmalı. Bu yüzden biz sentetik çim sahaya futbolcu olarak alışmaya çalışıyoruz, hatta alıştık diyebilirim ve bence Ankara için bu koşullarda en iyi çözüm bu...

- Peki bizim Antreman sahalarının zemini nasıl bu kadar iyi, burada da her gün antreman yapılıyor?

Bu tesislerde 3 tane futbol sahası var, antreman yaptığımız sahaları da değiştiriyoruz. Bir de tabi ben daha görmedim ama, geçen sene burada olan arkadaşlarımızın söylediğine göre, Ankara soğuğu yüzünden, 3 tane saha olmasına rağmen, tesislerdeki zeminde de sıkıntılar oluyormuş...

- Peki bir Süper Lig takımında forma giyiyorsun ve bu takım ligde 34 maç yapıyor. Ama bu maçlardan sadece 8 tanesi televizyonda canlı olarak yayınlanıyor. Diğerleri sadece 3 dakika o da gecenin bir yarısı özet olarak yayınlanıyor. Bu konuda bir futbolcu olarak neler düşünüyorsun?

Diğer büyük liglerde bildiğim kadarıyla her takımın maçı canlı yayınlanıyor oysa Türkiye'de sizin de belirttiğiniz gibi sadece Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor maçları canlı yayınlanıyor. Diğer maçların ise sadece çok kısa bir özeti gösteriliyor. Oysa maçta bir sürü önemli pozisyon ya da kırılma anı oluyor ki çoğu zaman bunlar özetlerde yer almıyor. Kısacası o özetler çoğu zaman maçın gidişatını tam olarak yansıtamıyor. Ben de bu özetleri izlerken bazen şaşırıyorum "şu pozisyonu niye göstermediler ya" diye.

Ailem Sakarya'da, sırf beni izleyebilmek için yayıncı kuruluşa üye oldular. Annem bazen telefonda soruyor, "Neden sizin maçları da vermiyorlar, ben ne zaman izleyeceğim seni televizyonda canlı olarak? Böyle olacaksa neden aldık bunu biz" diye. Bence de haklı, bir şekilde bütün takımların maçları taraftarlarına gösterilmeli... Gerekirse maç farklı bir saatte banttan da olsa yayınlanmalı, takımını takip eden taraftar mutlaka bir yolunu bulup bu yayına ulaşacaktır.

- Son dönemde Periç çok konuşuluyor, sen Periç'i nasıl buluyorsun?

Bence Periç iyi kaleci. Her kaleci hatalı goller yer. Onun da her kaleci gibi bazen şansızlıkları ya da hataları oluyor. Fakat Periç'i diğer kalecilerden ayıran en önemli özellik, topu oyuna hızlı ve etkili sokması. İleride pas istediğinizde, topu çok fazla havalandırmadan, direk vuruşlarla isabetli olarak size gönderebiliyor. Top havalandığı zaman, rakip defansa zaman kazandırıyor, fakat böyle direk vuruşlarla gelen toplar, bizim lehimize oluyor ve bu anlamda Periç'in oyuna katkısı bizim için önemli... Ben zamanla daha da iyi olacağına inanıyorum.

- Futbol oyunları ile aran nasıl? Hangi futbol oyununu daha fazla tercih ediyorsun?

Tesislerde kalan tüm futbolcular sık sık PES oynuyoruz. Aslında ben iyi oynayanlardanım. Fakat arada çok kötü sonuçlar alabiliyorum. Şöyle de bir anım var; genelde kazanan taraf olduğum için, çok iyi oynadığımı zannediyordum. Diğer futbolcuların çoğunu yeniyordum. Bana Umut çok iyi oynuyor dediler. Ben de "iyi oynasa ne olur ki. En fazla 2-0, 3-0 yenilirim" diye düşünüyordum. Ama 11-0 yendi. Sonra öğrendim ki herkesi böyle yeniyormuş.

Röportaj : Mustafa Serkan Güngördü ve Mehmet Ali Çetinkaya

Kaynak : www.gencler.org

 DiÄŸer Röportajlar

  Takım O Av. P
1 Eyüpspor 31 43 69
2 Göztepe 31 35 63
3 Çorum FK 31 21 55
4 Sakaryaspor 31 14 54
5 Bodrumspor 31 18 52
6 Kocaelispor 31 10 52
7 Bandırmaspor 31 19 47
8 Gençlerbirliği 31 7 47
9 Boluspor 31 -4 47
10 BB Erzurumspor 31 1 41
11 Ãœmraniyespor 31 -8 37
12 Manisa FK 31 1 36
13 Keçiörengücü 31 -10 36
14 Şanlıurfaspor 31 -6 34
15 Tuzlaspor 31 -14 33
16 Adanaspor 31 -20 32
17 Altay 31 -57 15
18 Giresunspor 31 -52 7
* Takım adlarına tıklayarak takımların performans tablolarına ulaşabilirsiniz.