->"Her Yıl O Hafta" istatistiÄŸi eklendi (23.10.2008)<-     ->"Rakipler ve Belalıları" Ä°statistiÄŸi eklendi (17.10.2008)<-     ->1. Ligde yaptığımız maçlar 100dönümlerine eklendi (26.02.2008)<-     ->Hava Durumu bölümü eklendi (31.01.2008)<-     ->"Seri Sonu" istatistikleri eklendi (30.12.2007)<-     ->Yılın Futbolcusu Anketine son yedi günde aldığı oy sayısı eklendi (08.12.2007)<-     ->Okumalık bölümü arama motoruna eklendi (07.12.2007)<-
 
 

 Röportajlar

16.03.2006-Gökhan Tokgöz

Gökhan Tokgöz: "Gençlerbirliği'nin saygılı, seviyeli, küfür etmeyen, hiçbir menfaat beklemeyen bir taraftar kitlesi var"

Gökhan Tokgöz, gencler.org'da tutulan 22 yıllık istatistiklere göre; maç başına düşen gol oranına bakıldığında Gençlerbirliği'nin en iyi ikinci kalecisi. Babadan gelen geleneği sürdürerek futbol hayatına başlayan Gökhan'ın, topun antrenmanda bile kale çizgisini geçmesine tahammülü yok. Gençlerbirliği'nin çok büyük bir kulüp olduğunu söyleyen yetenekli file bekçisi, başka bir takıma gitmek istemiyor. En büyük hayali ise A Milli Takım formasını giymek.

Futbola nasıl başladın?

22.04.1979 Merzifon doğumluyum. Babam eskiden Merzifon'un en iyi futbolcularından biri ve tanınmış bir ismiydi. Merzifon'da, Konyaspor'da, Eskişehir'de ve Kütahya'da oynamıştı. Futbolculuğu bittikten sonra da amatör takımları ve profesyonel takımı çalıştırdı. Babam sayesinde futbolu sevdim. Futbol hayatıma da amatör takımlarla başladım. Yeni Çeltekspor'da 6-7 yıl oynadım. 1997-1998'de Merzifonspor'da oynadım ve 1998-1999'da da Boluspor'a gittim. Sonra 3 yıl Yimpaş Yozgatspor'da oynadım. Daha sonra da Gençlerbirliği'ne geldim.

Bu sezon sözleşmen bitiyor ve biz de yenilemeni bekliyoruz. Başka teklifler var mı?

Başka takıma gitmeyi kesinlikle istemiyorum. 3-4 haftadır yeniden oynadığım için teklifler de gelmeye başladı, ancak ben hiçbir yere gitmeyi düşünmediğimi söylüyorum. Bu kulübe alıştım ve artık en eskilerden biri oldum. 4 yıldır Gençlerbirliği'nin sorunlu ve kötü bir gününü görmedim. Gerek kulüp, gerek futbolcular ve gerek taraftarlar açısından hiçbir sorun yaşamadım ve hiçbir zaman baskı hissetmedim. Gençlerbirliği'nde oynamak çok güzel ve en büyük isteğim burada kalmak.

gencler.org olarak sitemizde yayınlanan 1984'den beri tutulan istatistiklere göre Gençlerbirliği'nin, oynadığı maç ve gol oranlarına göre 1988-1989 döneminde oynayan Nezihi Baloğlu'ndan sonra ikinci iyi kalecisi sensin. Röportajlarımızda ilk seni konuk etmemizin en önemli sebebi de bu zaten.

Benim bu istatistiklerden haberim yoktu ve çok sevindim. Benim zaten böyle bir hedefim vardı. Son maçlarda özellikle en fazla 1 gol yiyorum ama gol yediğimde çok rahatsız oluyorum. Antrenmanlarda bile topun çizgiyi geçmesine hayatta tahammülüm yok. Eskiden beri bir takıntı gibi bu bende. Gol yiyince çıldırıyorum.

Peki teknik açıdan kendini yeterli veya yetersiz bulduğun pozisyonlar var mı? Bize bire birlerde çok daha fazla başarılı olduğunu görüyoruz.

Bazen şanssızlıklar sonucu gol yediğim oluyor. Ankaragücü maçında Baliç'in golünde top auta çıktı diye rahatladım, bir baktım gol olmuş. Tribünden izleyenler, top Gökhan'ın yanından geçti diyorlar ama top kavis alarak geldi ve gol büyük şanssızlık oldu. Ama bunu futbolun içinde olmayan, o sırada oynamayan bilemez. Bire bir pozisyonlarda ise her topa sakatlanacağım mı diye bakmadan çıkarım ben, çıkmazsam zaten bir sorun var demektir. Takım için diğer arkadaşlarım koşarken, ben kendimi sakınamam. Benim kaleci şanssızlığım da vardır.

"İşimizin Zor Yanı da Yedek Kalmak"

Şanssızlıklarından dolayı uzun bir sakatlık dönemi ve yedek kaldığın bir dönem oldu. O dönem nasıl geçti? Formayı alma konusunda kararlı mıydın?


En baştan alırsak küme düşmüş bir takımdan Gençlerbirliği'ne geldim. Gençlerbirliği'ne geldiğimde 'Yozgat'ta oynamayan kaleciyi neden Gençlerbirliği'ne aldılar' gibi söylentiler kulağıma geldi. Ersun Hoca (Ersun Yanal) döneminde maçlara çıktığımda Gençlerbirliği'nin kaleci sıkıntısını yaşamasını bekleyenler yanıldıklarını anladılar. İkinci yılımda yine iyi form tutmuş bir şekilde devam ederken 6.hafta Blackburn maçının devre arasına 2 dakika kala 3 ay boyunca sahalara veda etmek zorunda kaldım. Ersun Hoca sakatlık sonrası hazır olmadığım halde beni destekledi ve 1-2 maç oynattı. Üçüncü yılımda da Ömer Ağabey (Ömer Çatkıç) geldi ve 1 yıl yedek olarak bekledim. Ama her işin bir zorluğu vardır. Bizim işimizin de zorluğu yedek kalmak. Bu dönem insanın içindeki sabrın ve gücün ortaya çıktığı bir dönem. Ben çok sabırlı bir insanım. Ve o zamanlar kendime olan inancımı yitirmedim. Bu inişin çıkışının da olacağını biliyordum ve hep olumlu düşündüm. Şimdi yeniden işimin, emeğimin meyvesini toplamaya başladım. Uzun zamandır oynamadığım için, özellikle beyinsel olarak hazır olmadığımı hissettiğim oluyor. Maçın sonlarına doğru kendimde bir düşüş ve konsantre eksikliği görüyorum. 2-3 hafta sonra bu da geçecek. Bir sakatlık olmazsa devam edeceğim ve her şey daha iyi olacak.

Gençlerbirliği'nde geçen sene ön plana çıkan gençleşme hamlesi dikkat çekiyor. Sen de bu takıma genç yaşta dahil olan futbolculardan birisin. Bu takımda oynamak genç futbolculara neler katıyor?

Takıma geldiğimde Ersun Hoca gibi başarılı bir teknik direktörle çalıştım. O zaman takımın kadrosu tecrübeliydi. Farklı takımlardan gelmiş ve deneyim kazanmış oyuncular vardı. Üçüncülüğü normal karşıladılar. Benim içinse Süper Lig'de, Gençlerbirliği'nde oynamak ve üçüncü bitirmek inanılmazdı. Bu takımın genç olması, beraberinde başarıya ulaşmak için mücadele isteği getiriyor. Şu an Gençlerbirliği'nde oynayan birçok futbolcu benim ilk yılımda yaşadıklarımı yaşıyor. Alt liglerden gelen ve bu ligde daha ilk kez oynayanlar, ligin havasını yeni tadanlar var. Gençlerbirliği büyük bir kulüp. İlk aşamada burada olduğuna inanamasalar da, burada olmanın farkına vardıkça futbolcular burayı daha çok seviyor. Takımda özellikle de genç oyunculara kazandıkça güven geliyor, istek daha da artıyor. Seneye bu performansla daha da iyi şeyler yapmak istiyoruz. İlişkilerimiz, teknik ekibimiz ve performansımız son dönemde çok iyi.

Takımda yakalanan bu hava UEFA hedefine sence nasıl yansıyor?

Takıma ve Mesut Hoca'ya (Mesut Bakkal) çok güveniyorum. Maçlarda ve antrenmanlarda çok iyi tempo var. Bu işi ucundan tutarsanız başarılı olamazsınız. Takımda herkes hedefe sarılmış durumda. Rakiplerimizle birlikte tüm olumsuzlukları aşacağımıza inanıyoruz ve doğru adımlarla hedefe doğru gidiyoruz. Takımda bu istek, inanç, birlik ve beraberlik olduğu sürece çok güzel şeyler başarabiliriz.

Gençlerbirliği'ne geldiğinden beri birçok teknik direktörle çalıştın. Mesut Hoca'yla çalışmak takıma ve sana neler kazandırdı?

Mesut Hoca'nın bize yaklaşımı ve bizimle olan diyalogu çok iyi. Bir teknik direktörde olması gereken en önemli özellikler futbolcularına güvenmesidir. Teknik direktör futbolcuya güveniyorsa, futbolcu da ona ve takımına güvenir. Mesut Hoca ile biz bu güveni yakaladık. Hem bize güveniyor, hem de güven veriyor. Bu güven ortamında ganimetler geliyor. Hem çalışma temposu, hem kişiliği, hem de kurduğu ilişkiler çok sağlam. İstekli ve başarıya karşı inancı olan bir takım yarattı Mesut Hoca.

Gençlerbirliği'nin ve Anadolu takımlarının şampiyonluğa oynayamamasının sebebi nedir?

Anadolu takımlarının şampiyon olmasında bazı zorluklar ve engeller var. Biz onu üçüncü olduğumuz yıl yaşadık ve dış etkenlerden kaynaklanan tüm zorlukları gördük. Gittiğimiz maçlarda hakemler bizi psikolojik olarak olumsuz etkiliyorlardı. Hakemlerle maç esnasında dahi aramızda çok ilginç diyaloglar geçiyordu. Öyle yıldırıyorlardı ki maç sırasında, artık bitsin diye baktığımız maçlar oldu . 3-3'lük Altay maçını, 1-0'lık Ankaragücü maçını unutamam. O dönem anladık ki şampiyonluğu bize bırakmazlar. Ama biz inatla hedefimizi sürdüreceğiz.

"A Milli Takım'dan Vazgeçmeyeceğim."

En az diğer kaleciler kadar Milli Takım formasını giymeyi hak ettiğini düşünüyoruz. Senin milli takımla ilgili düşüncelerin ne?


Benim amatör takımda oynarken ilk hedefim büyük takıma gitmek değil, milli takımda oynamaktı. Gençlerbirliği'ne geldiğimde A2 Milli Takımın kadrosundaydım. Sakatlık döneminde milli takımdan da uzak kaldım. Bundan sonraki ilk hedefim de A Milli Takımda forma giymek. Bu hedefimden ve azmimden hiç vazgeçmeyeceğim.

Maç öncesini nasıl yaşıyorsun peki?

Kalecinin beyin yorgunluğu, bir futbolcunun fiziksel yorgunluyla eşdeğer bence. Maç gününden 3-4 gün önce beynimde tüm maçı tasarlarım, izlerim, hatta heyecanlanırım. Beyinsel olarak epey yoruluyorum. Uyumadan önce oynayacağımız takımın tüm forvetleriyle bire bir kalırım, onlara aklımda penaltı atışları kullandırırım. Maç öncesi uykusuz kaldığım bile oluyor ama hep olumlu düşünüyorum. Bunları düşünürken hiç gol yemem mesela. Bir kalecinin maç öncesinde de maç sırasında da nasıl topa çıkacağını hesaplaması gerekir. En az üç ihtimali aklından geçirmesi ve iyi düşünmesi lazım.

Taraftarın sana sempatisi çok fazla. Sen Gençlerbirliği taraftarını nasıl değerlendiriyorsun?

Buraya ilk geldiğimde Gençlerbirliği'nin taraftarının olmadığına dair bir yakınma söz konusuydu. Maça çıktığımda bu tribüne gelen taraftarlar da yeter diye düşündüm hep. Yalnız Gençlerbirliği peşinde koşan bu insanlara karşı büyük bir saygım var. Diğer kulüpler de taşlandığımız günleri biliyoruz. Tribündeki şiddeti görüyoruz. Gençlerbirliği'nde taraftarla ilgili hiçbir sıkıntı görmedim. Gençlerbirliği'nin saygılı, seviyeli, küfür etmeyen, hiçbir menfaat beklemeyen bir taraftar kitlesi var. Tüm futbolcu arkadaşlarımla da aynı düşünceleri paylaşıyoruz ve deplasmanda, Ankara'da bizleri yalnız bırakmayan taraftarlarımızı mutlu etmek için de oynuyoruz.

Bir röportajında uçakla gidilen deplasmanların fobin nedeniyle kabusa dönüştüğünü söylüyorsun. TRT'de Telelig programında yayınlanan kamp görüntülerinde ise su korkun konusunda konuşuldu...

Annem Samsun Havza'lıdır. Bölgede yeraltı kaynak sularının bol olması ve çocuklukta yapılan şakalar nedeniyle küçüklüğümden beri asla suya girmem. Sakatlık döneminde daha hızlı iyileşmem için doktorlar havuza girmemi öneriyordu ama girmedim. Deplesmana uçakla gideceğimiz zamanlar hafta içinden itibaren strese girmeye başlıyorum. Uçağa bindiğimde kan ter içinde kalıyorum. Malzemeci Hacı Ağabey olmadan uçağa binemem.

AÄŸustos'da evlendin...

Uzun yıllardır birlikte olduğum bir insan vardı. Aynı siteden, kapı komşumuzdu. Ağustos'da evlendik. İnsanın sevdiğiyle birlikte olması kadar güzel bir şey yok. Çok güzel gidiyor ve umarım böyle de devam eder.

Röportaj : Aslı Erdoğan

Teşekkürler : Cem Bayrak, Burçin Çetinkaya

Kaynak : www.gencler.org

 DiÄŸer Röportajlar

Tarihte Gençler

28 Nisan
  Takım O Av. P
1 Eyüpspor 31 43 69
2 Göztepe 31 35 63
3 Çorum FK 31 21 55
4 Sakaryaspor 31 14 54
5 Bodrumspor 31 18 52
6 Kocaelispor 31 10 52
7 Bandırmaspor 31 19 47
8 Gençlerbirliği 31 7 47
9 Boluspor 31 -4 47
10 BB Erzurumspor 31 1 41
11 Ãœmraniyespor 31 -8 37
12 Manisa FK 31 1 36
13 Keçiörengücü 31 -10 36
14 Şanlıurfaspor 31 -6 34
15 Tuzlaspor 31 -14 33
16 Adanaspor 31 -20 32
17 Altay 31 -57 15
18 Giresunspor 31 -52 7
* Takım adlarına tıklayarak takımların performans tablolarına ulaşabilirsiniz.