->"Her Yıl O Hafta" istatistiÄŸi eklendi (23.10.2008)<-     ->"Rakipler ve Belalıları" Ä°statistiÄŸi eklendi (17.10.2008)<-     ->1. Ligde yaptığımız maçlar 100dönümlerine eklendi (26.02.2008)<-     ->Hava Durumu bölümü eklendi (31.01.2008)<-     ->"Seri Sonu" istatistikleri eklendi (30.12.2007)<-     ->Yılın Futbolcusu Anketine son yedi günde aldığı oy sayısı eklendi (08.12.2007)<-     ->Okumalık bölümü arama motoruna eklendi (07.12.2007)<-
 
 

 Röportajlar

21.01.2007-Zeynel Soyuer

Zeynel Soyuer. Rüzgarın oğlu...

Gençlerbirliği ve Türk futboluna adı, efsane olarak geçmiş. 1960'ta Beşiktaş ile oynadıkları maçta 3 gol birden atmış. Maraton tribünündeki bir seyirci, maç sırasında, "Haydi rüzgarın oğlu" diye bağırınca adı "Rüzgarın oğlu" kalmış.

Benim yaşantımda Zeynel Soyuer'in ayrı bir önemi vardır. Okuma yazmayı yeni yeni öğrendiğimde, defterime maç hikayeleri yazardım. Rahmetli babam Halil Türker'in, sevgisi ve desteği ile yazılarımı kaleme alırdım. Futbola inanılmaz bir ilgisi bulunan ve memuriyetinin yanısıra Ankara 19 Mayıs Stadı'nda görev yapan rahmetli babam, dönemin futbolcularını bana tek tek anlatır ve tanıtırdı. O zamanlar ben 6, bilemediniz 7 yaşındayım. Yani bundan 40 yıl önce. Babamın anlattığı ve benim de yazdığım futbolcuların başında Zeynel Soyuer gelirdi. Sevgili babam, Soyuer için "O, rüzgarın oğlu" derdi. Babam, 27 yıl önce öldü. Nur içinde yatsın. İşte hayatın güzel bir tesadüfü... 40 yıl aradan sonra bir röportaj yapıyorum ve karşımda Zeynel Soyuer. Bundan daha büyük mutluluk ve heyecan olabilir mi? Babamı bir kez daha rahmetle anıyor ve bu anlamlı röportaja başlıyorum. Buyurun okuyun, keyif alacağınızdan eminim.

-Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?

1939 yılında İnegöl'de doğdum. Futbola da İnegöl'de başladım. Bizim orada Kavaklar Altı dediğimiz bir saha vardı. Ağabeylerimiz, bu sahada maç yapardı, biz de kale arkasında top toplardık. O zamanlar imkanlar, çok kısıtlıydı. İdmanlarda bile sadece bir top olurdu. Kaleye vurulan her top, haliyle bize gelirdi. Demek ki, büyüklerimin dikkatini çekmişim, beğenilmişim, bana lisans çıkattılar. 16 yaşındayken, İnegöl İdmanyurdu'nda forma giymeye başladım. Sonra da Ankara'daki seçme müsabakalarına çağrıldım.

- Herhalde Ankara'da da başarılı oldunuz.

Çook. İyi maçlar çıkardım. Talibim de fazla oldu. Ankaragücü ile de anlaştım. İş bitmişti. Ama büyük bir tesadüf sonucu, Gençlerbirliği'ne gittim.

- Nasıl yani?

Ankaragücü yöneticisi Natık Has ve Gırgır Ahmet, beni transfer etmek için, Bursa'ya geldiler. Kendileri ile Çekirge'de buluştuk. Oturduk, konuştuk. Ertesi günü Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu'nun önünde tekrar bir araya gelecektik. Randevuya gittim ve beklemeye başladım. Ama ne gelen vardı, ne giden. O sırada Rüknettin Akbulut hocamı gördüm. Ticaret lisesinde tarih hocam olan Rüknettin Akbulut, aynı zamanda futbol hastasıydı. Beni görünce niye beklediğimi sordu. Söyledim. "Koluma gir" dedi. Beni avukat Sadrettin Çanga'nın bürosuna götürdü. Sadrettin Bey ise Gençlerbirliği'nde futbol oynamış olan eski bir milletvekili idi. Yanında Gençlerbirliği yöneticileri vardı. Bana transfer teklifinde bulundular. Ben de kabul ettim. Yani Ankaragücü yöneticilerinin randevuya gelmemesi nedeni ile, kendimi Gençlerbirliği'nde buldum.

- Sonradan da Gençlerbirliği'nin sembollerinden biri oldunuz.

1958'den 1971 yılına kadar aralıksız 13 yıl Gençlerbirliği formasını giydim. Zaten başka bir takımda top koşturmadım. Haliyle Gençlerbirliği bünyesinde dolu dolu bir futbol yaşantım oldu.

- Herkes sizi 'Rüzgarın oğlu' olarak bilir. Bu lakabı size kim taktı?

Tahmin ediyorum, 1960 yılıydı. Ankara'da Beşiktaş ile özel bir maçımız vardı. Bu maçtan önce ben sarılık olmuştum. çabuk toparlanabilmek için de, biraz vitamin falan kullanmış, kendime iyi bakmıştım. Yani gücüm, kuvvetim yerine gelmişti. Maça çıktık ve ben mükemmel bir futbol ortaya koydum. 3-0 kazandık, üç golü de ben attım. Hatta hiç unutmam, Beşiktaş kalesinde Varol Ürkmez vardı. Ama açıkcası, üç golden ziyade, sol kanattan fırtına gibi esmem neden ile bu lakap bana takıldı. Maraton tribününde bulunan bir seyirci, topun oynandığı bir anda, 'Haydi rüzgarın oğlu' diye bağırdı.

- Bir kişi bağırdı, tüm Türkiye duydu.

O zamanlar ünlü bir Alman atlet olan Armin Henry vardı. 100 metreyi 10 saniyenin altında koşan bir atletti. Bu başarısı, dünyada olay olmuştu. Tabi benim için 'Rüzgarın oğlu' diye bağıran taraftar, belli ki bu atletin lakabından esinlenmişti. Gayette hoş oldu. Çünkü hala ismimi hatırlamayanlar bile Rüzgarın Oğlu'nu unutmaz.

"Kornerden 13 gol attım"

- Hocam, sizin bir de kornerden attığınız goller meşhurdu. Yaşım gereği görme şansına erişemedim ama, çok duydum. Biraz anlatır mısınız?


Lig, kupa ve özel maçlarda kornerden 13 gol attım. Haliyle azımsanmayacak bir rakam. Ama bu korner esprisinin en büyük nedeni, Fenerbahçe ile İstanbul'da oynadığımız karşılaşmada atttığım bir goldür. Maçtan önce kulübümüzün başkanı Orhan Şeref Apak ile Fenerbahçe başkanı Agah Erozan, çok büyük bir iddiaya girmişler. Hangi takım kaybederse, o klubün başkanı, diğer kulübün rozetini kendi ceketine takacaktı. Tabii, o zamanlar için bu, büyük bir olaydı.

- Nerden nereye gelmişiz. Şimdi bazı başkanlar, birbirlerini stattan içeri sokmamaya çalışıyorlar. Evet, dinliyorum efendim.

Maç, Mithatpaşa Stadı'nda oynanıyordu ve tribünler tıklım tıklımdı. Ben iki gol attım. İkinci golümü ise kornerden attım. Fenerbahçe kalesinde Şükrü Ersoy vardı. Müsbaka 3-3 bitti. Bu karşılaşmadan bir hafta önce ise, İstanbul'da Karagümrük'e kornerden bir gol atmıştım. Bu iki başarının peşpeşe gelmesi üzerine, rahmetli gazeteci Eşfak Aykaç, benimle ilgili çok güzel bir yazı kaleme almıştı. 'Bu çocuğun vurduğu topların içinde herhalde mermi var. Nereye isterse oraya atıyor" demişti.

- Doğrusu, hoş bir benzetme. Hocam, futbolu bıraktınız, çok başarılı bir teknik direktör oldunuz. Önce şunu sorayım, hangi takımları çalıştırsınız ve kaç kez şampiyonluk yaşadınız?

Mesleğe Sitespor'da başladım. Sonra Genç Milli takımı çalıştırdım. Ardından Diyarbakırspor, Gaziantepspor, Adana Demirspor, Rizespor, Kocaelispor, Edirnespor, İskenderunspor, Konyaspor, Ankaragücü, Samsunspor ve Sakaryaspor'da görev yaptım. 26 yıllık teknik adamlık kariyerimde, üç şampiyonluğu Diyarbakırspor, Gaziantepspor ve Samsunspor'u ikinci ligden birinci lige taşıyarak yaşadım.

"Vali işime karıştı şehri terkettim"

- Teknik adamlık döneminizde, tarihe geçecek bir olayınız var. Hani şu, Konyaspor'dan ayrılış hikayeniz. Detayını pek bilmiyorum, anlatır mısınız?


1983-1984 sezonuydu. Şahsıma yapılan bir yanlıştan dolayı, Ankaragücü'nden ayrılmış ve Konyaspor'dan teklif almıştım. Konyaspor o sezon şampiyonluğa oynayacaktı. Teklifi kabul ettim. Sezon başladı, ilk maçımızda kendi sahamızda berabere kaldık. İkinci hafta deplasmanda Adanspor'a 1-0 mağlup olduk. Konya'ya döndüğümüz gün, idmana çıkacaktık. bir haber geldi, 'Vali bey, makamında sizleri bekliyor' dediler. Hep beraber gittik. Konya Valisi rahmetli Kemal Katıtaş bizi karşıladı. Hal hatırdan sonra, Kemal bey, eline bir kağıt aldı ve odada bulunan futbolculara tek tek, "Sen hangi mevkide oynuyorsun" diye sordu. Futbolcular da söyledi. Katıtaş, tüm futbolculara sorduktan sonra kağıdı bana uzattı ve "Hocam, bundan sonra takımı, buna göre yapacaksın" dedi.

- Allah rahmet eylesin, sayın vali, futbola bayağı ilgi duyuyormuş. Sonra ne oldu?

Vali bey bana, "Var mı söyleyeceğin bir şey" diye sordu. "Yok" dedim. Odadan çıktık. Yanımdakilere hemen "Bu iş bitti" dedim. İkna etmeye çalıştılar. Ama boşuna. Artık durur muyum! Konyaspor yöneticisi Süleyman Birben'in bürosuna gittim. Bu sırada vali bey de, görevi bırakacağımı ve şehri terk edeceğimi duymuş. Terminal polisine de haber vermiş. Polisler beni aramaya başlamış. Ben de bunu duydum. Terminale gitmekten vazgeçtim. Gitsem polislere yakalanacağım. Süleyman Birben'den beni şehir dışına göndermesini istedim. O bir taksi ayarladı, bu taksi ile şehir dışına çıktım ve yoldan geçen bir otobüse bindim.

- Şimdi olsa, pek çok teknik adam iş başı yapardı. Neyse. Şehri terkedebildiniz mi?

Edemedim. Hiç unutmam, otobüste boş olan 2 numaralı koltuğa oturdum. Otobüs Cihanbeyli'ye kadar geldi. Baktım, polis barikatı... Otobüs durdu. Bir polis geldi ve "Aranızda Zeynel Soyuer var mı?" diye sordu. Sesimi çıkartmadım. Hatta şöför o anda "Zeynel Soyuer'i terminalde anons ediyorlardı. Herhalde 2 numaralı koltuğun sahibiydi ama gelmedi. (Beni göstererek) Bu beyfendiyi de yoldan aldım" dedi. Bunun üzerine polis, arabadan indi ve yolumuza devam ettik.

- Ä°yi kurtulmuÅŸsunuz.

Sen öyle zannet. Otobüs hareket eder etmez, yanımda oturan genç, "Geçmiş olsun hocam" dedi. Acı acı güldüm ve "Daha Kulu var. Kulu'da da bir çevirme yapılır" dedim. Yanılmadım. Kulu ilçesine geldiğimizde, otobüsümüz yine durduruldu. Yine bir polis geldi. Ama bu kez gelen çok akılııydı (gülüyor). Hemen "Kimlikleri çıkartın" dedi. Anladım ki, kurtuluş yok. "Memur bey, kimseyi rahatsız etmeyelim. Zeynel Soyuer benim" dedim. İndim, beraber emniyet müdürlüğüne gittik.

- Hocam, resmen polisiye film gibi. Sonra ne oldu?

Rica minnet, Vali beyin makamına götürdüler. Rahmetli, "Biz bir aileyiz. Olur böyle şeyler" dedi. Sesimi pek çıkartmadım. Ama, durmam mümkün mü! Bu kez kimseye haber vermeden şehri terkettim. Prensibim gereği, artık orada kalamazdım. Ama şunu da belirtmek gerekir, rahmetli Kemal Katıtaş'ın Konya'ya ve Konyaspor'a büyük hizmetleri olmuştur. Zaten vali beyin döneminde Konyaspor, birinci lige yükselme başarısını gösterdi.

- Ben de şunu belirteyim. Konyaspor'dan aldığınız transfer üçretini geri ödeyebilmek için, Aşağı Ayrancı'daki evinizi sattınız. Yanılıyor muyum?

Atilla, senin haber kaynakların iyidir. Bazı şeyleri konuşmak istemem. İnsanlar bazen kaybettiğini zannederken kazanır. Ben bu olayda kazandım...

- Röportaj için çok teşekkürler hocam... Hayatta hep kazanmanızı dilerim...

Röportaj : Atilla Türker

Kaynak : Hürriyet Ankara Gazetesi

 DiÄŸer Röportajlar

Tarihte Gençler

28 Nisan
  Takım O Av. P
1 Eyüpspor 31 43 69
2 Göztepe 31 35 63
3 Çorum FK 31 21 55
4 Sakaryaspor 31 14 54
5 Bodrumspor 31 18 52
6 Kocaelispor 31 10 52
7 Bandırmaspor 31 19 47
8 Gençlerbirliği 31 7 47
9 Boluspor 31 -4 47
10 BB Erzurumspor 31 1 41
11 Ãœmraniyespor 31 -8 37
12 Manisa FK 31 1 36
13 Keçiörengücü 31 -10 36
14 Şanlıurfaspor 31 -6 34
15 Tuzlaspor 31 -14 33
16 Adanaspor 31 -20 32
17 Altay 31 -57 15
18 Giresunspor 31 -52 7
* Takım adlarına tıklayarak takımların performans tablolarına ulaşabilirsiniz.