Gençlerbirliği'nin 30 yıllık Başkanı İlhan Cavcav, 12. adamı bulamamaktan yakınırken, "3 büyüklerden birine Başkan olsaydım, mevcut görüntülerini daha üstlere taşırdım" diyor.
Onun için 'Futbolcudan ve undan çok iyi anlar' derler. Doğru... 30 yıldan bu yana Gençlerbirliği Başkanlığı koltuğunda. Mahalli kümeye düşen Gençlerbirliği'nin bugün kasasında en çok para bulunduran kulüp durumuna getirirken, Beştepe'de ortaya çıkardığı spor tesisleri, bırakın bizleri, yabancıları bile imrendiriyor.
Esas iÅŸi unculuk.
1967'de Konya yolu üzerindeki Ankara Un Sanayii'nin bulunduğu arsayı alıp, buraya devasa bir tesis kurduktan sonra, "Boş zamanlarını değerlendirmek" için girdiği futbol yöneteciliğinde de zirveye çıktı.
Futbolcuyu yürüyüşünden tanır. Çocuk yaşta aldığı futbolculara kırmızı-siyahlı formayı çekinmeden giydirip, bu durumu kısa zamanda "Bakar körlerin" gözlerinin içine soktu.
Hem de defalarca...
1935'te Hamamönü'nde hayata merhaba derken, 1978'de aldığı Gençlerbirliği Başkanlığı ünvanını bugünlere kadar taşıdır. Türk futbolcunun akılı ve işinibilir yöneticisi olduğunu herkese kabul ettirdi. Yani...
İlhan Cavcav, un ve futbolcudan çok iyi anladığını defalarca ortaya koydu. Bu haftanın konuğu Gençlerbirliği'nin Başkanı İlhan Cavcav, buyurun...
-Gençlerbirliği'nin şu andaki görüntüsünden mutlu musunuz?
Türkiye Kupası'ndan elendikten sonra elbette mutlu değildim. Boş tribünleri görünce onca sıkıntımıza yanıyorum. Her şeyden önce Ankara seyircisi ilgisiz. Sezon başında kombine bilet fiyatımızı 50 YTL yaptık. Bu paranın %10'u federasyona, %7'sini Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'ne vermek zorundayız. Bunlara kapı görevlilerine ve diğer işlere ödediğimiz rakamlar dahil değil. Yani sezonluk bilet fiyatından dolayı kulübümüze 50 YTL'den ancak 30 YTL kalıyor. Bunun sonucunda bir maçın fiyatı ortalama ancak 1 YTL'ye geliyor. Diğer masrafları da gündeme getirirsek, hasılat konusunda elimizde bir şey kalmıyor. Bunlara bir de kendini taraftar zannedenlerin şahsımıza küfürleri eklenince bu işin çekilecek tarafı kalmıyor.
-Bu işi bırakmayı düşündünüz mü?
Bazen lanet olsun diye bırakmayı düşünüyorum. 30 yıldan bu yana çok şeye şahit oldum. Artık beni bıktırma noktasına getirdiler. 3-5 satılmış, bizim gibi özveriyle çalışanları canından bezdiriyor. Zaman zaman bu işi bırakmayı aklıma getiriyorum.
-Veliahtınız var mı?
Henüz yok. Onu bulduğumda, sadece maçları ayaklarımı uzatarak izleyeceğim. 30 yıl önce hiçbir şeyi olmayan kulübü bu duruma getirdik. Bu süre içerisinde sadece 87-88 sezonunda küme düşürdük. Onun dışında hep başarılarımız oldu. Ankara'yı en iyi şekilde temsil ettik. Allah'tan başka hiç kimseye bir borcu olmayan kulübümüzü iyi yönetecek kişiyi bulduğumda "işte veliahtım" diye açıklayacağım. Arayış içerisindeyim. Çok zorluklar çektim. Bu zorlukları benim gibi çekecek insanı bulduğumda, koltuğu gözüm arkada kalmadan bırakırım. Elbette "tamam artık" diyeceğim gün olacak. Bunu sağlığımda yapıp, futbol yöneticiliğinden emekli olmayı ben de, ailem de istiyor.
Taraftara kolaylık sağladık ama tribünleri dolduramadık.
-En büyük eksikliğiniz nedir?
Gençlerbirliği'nin 12. adamının tribünlere gelmesini ve kulübe sahip çıkmasını sağlayamadık. Yani bir noktada seyirci desteğimiz yok. Kulübü ekonomik açıdan ve yönetim konusunda istediğimiz seviyeye getirdik. Kombine bilet fiyatlarını ucuz tutmamıza ve taraftarımıza her türlü kolaylığı sağlamamıza karşın bunda başarılı olduğumuzu söyleyemem.
-Şampiyonluğa ne zaman oynatacaksınız?
Şunu rahatlıkla açıklyabilirim, şampiyonluk yolu çok çetin. Biz şampiyonluğa oynayalım derken, kuşun elimizden kaçmaması gerekir. Biz elimizdeki kuşun değerini çok iyi bilip, ona göre haraket etmeliyiz. Ekonomisini düzeltmemize, tesislerini tamamlamamıza karşın bu zincirin diğer halkalarını bir araya getirmediğimiz sürece şampiyon olamayız. Bir sezon şampiyon olacağız diye, elimizdekini, avucumuzdakini harcadıktan sonra, 30 yıl öncesine dönmek işimize gelmez. Ayaklarımız tam manasıyla yere basmıyor. Bunu yaptığımızda, şapkamızı önümüze koyup ne yapacağımızı düşünmeliyiz.
15 yıl sonra ayrılmak zorunda kaldık
-Bir dönem birlikte çalıştığınız arkadaşlarınızla bir araya gelmek ister misiniz?
Onlar da, ben de yolumuzu ayırdık. Elbette bu konuda burukluğum oldu. Onlar kader birliği yaptığım arkadaşlarımdı. Ancak 15 yıl sonra ayrılmak zorunda kaldık. Bu konuda benim de hatalarım oldu. Ama dediğim gibi artık yollarımız ayrıldı.
Gençlerbirliği benim yavrum gibi
-Kulübün çok parası olduğu söylenir...
Tam bir tüccar gibi hareket etmek zorundayız. Kasamızda para var. Ancak bu paraya göz dikenlerde var. Bunu nasıl tüketiriz düşüncesince olanlarla her zaman savaştım, bundan sonra da savaşırım. Kasamızdaki paranın faizi ile yaşantımızı sürdürüyoruz. Gençlerbirliği'nin parasını ve kişiliğini, kişiliğimden daha önde tutarım. Gençlerbirliği, her şeyden önce benim bir yavrum gibidir.
-Bugünkü aklınız olsaydı başkanlık koltuğunda oturur muydunuz?
Doğrusunu söylemek gerekirse, oturmazdım. Beni bu işe Avni Bulduk soktu. O dönemler Mahalli kümeye düşmüştük. Zamanın bakanı Talat Asal'a gidip, durumu izah ettik. 3. ve 2. lig birleşince bizi de lige aldılar. Ondan sonra yolumuz açıldı ve bugünkü duruma geldik. O zaman çok çalışıp, uğraşıp başarıyı yakaladık. Bugüne geldiğimde bazı işler nedeniyle canımdan bezdiğim oluyor. Benim gibi her şeyini bu kulübe veren adamı bile pes ettirmek üzereler.
Röportaj : Güray Soysal
Kaynak : Sabah Ankara Gazetesi
30 Nisan |